DEĞİŞİM SÖYLEMİ, İMAMOĞLU VE CHP                                        

Değişim söylemi,  Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde muhalefet blokunun bir sloganıydı. İyi üretilmiş, güçlü de bir slogandı. Nitekim, 21 yıllık yorgun ve bir çok tartışmanın odağına oturmuş bir iktidara karşı en büyülü sözcük değişim olurdu. Ancak her büyünün neticeye ulaşabilmesi için gerekleri vardır. İşte bu gerekler, mevcut muhalefet içerisinde bir kesim tarafından yeterince yerine getirilemediği düşüncesiyle, bugün değişimin odak noktasını değiştirmiş durumda.                                                 

Evet, seçimler öncesindeki değişim çağrıları devam ediyor ancak bu defa değişim iktidara karşı değil, muhalefet içinde bir değişim isteniyor.                                  

Millet ittifakının kurucu unsuru ve ittifakın en güçlü partisi olan CHP, muhalefetin kaybettiği seçimlerde, doğal olarak en çok tartışmalar yaşayan parti oldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, siyasi bir mühendislikle, değişim çağrılarının kendisine uzanmasının önüne geçmek için yaptığı MYK değişiklikleri partinin içindeki belli bir kesim için yeterli olmadı.                                       

Şimdi de Kılıçdaroğlu’nun, değişim taraftarlarının gazını almak için parti tüzüğünde yapmak istediği değişiklikler konuşuluyor, elbette bu husus da değişim isteyenler için yeterli bir adım olmayacak.                                              

CHP’deki değişim tartışmaları şüphesiz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu ekseninde geçmektedir. Nitekim İmamoğlu geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamalarda, parti içindeki değişime liderlik yapmak istediğini kamuoyuna açık bir şekilde ifade etmişti. Hatta bir adım ileri giderek, bütün muhalefetin değişiminden söz etmişti.                                    

İmamoğlu ile ilgili buraya kadar bir sorun yok, elbette herkes gibi, kaybedilmiş bir seçimden memnun kalmayıp değişim çağrılarını dile getirebilir, tabi burada İmamoğlu’nun herkesten farkı, seçim sürecinde dilediği gibi gezebilmiş ve propaganda yapabilmişti bunu da eklemek gerekir. Fakat İmamoğlu profilinde şöyle bir problem var, kendisi ne istiyor ve istedikleri boyunun ölçüsüne uygun mudur? Bir TV programında, iyi bir tarihçi ve Türk siyasetini çok iyi analiz eden bir üstad, İmamoğlu için: “Hırsı, yeteneklerinden çok daha büyük” biri demişti. Nitekim ben de aynı kanaatteyim. Maalesef, İmamoğlu, beklenildiği gibi, iyi bir donanıma ve birikime sahip, hırslarını yenmiş ve memleket menfaati odaklı bir siyasetçi değildir. Peki neler istiyor buna rağmen; bence net olarak öncelikle CHP genel başkanlığını istiyor hem de yönetim kadrolarının bütününün kendisine bağlı ve sözünden çıkmayacak kurmaylarla istiyor. Aynı zamanda seçimler 2028’e kalırsa! bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçilebilecek bir aday olmak istiyor. Hakkıdır da elbette, kimle , bu makamlara geldi geçti ve o da istiyor haliyle.        

Peki İmamoğlu bir ümit vadediyor mu? Bu konuda da kanaatim olumsuz maalesef İmamoğlu bir rüzgar yaratacak karizmaya ve birikime sahip değildir, nitekim ben artık Türkiye’nin tek bir liderle değil kadrolarla yönetileceği, ve ülke menfaatinin de bunda görüleceği kanaatindeyim.                                    

Yani geleceğin Türkiye’si güçlü, birikimli, donanımlı ve koltuğa yapışmayan bir kadrolar silsilesi ile çok iyi yönetilecek ve bu kadrolar bugünün siyasetçilerinin birkaç beden üstünde olacaktır. Bütün bunlardan dolayı, yani gerek İmamoğlu’nun şahsi yetersizliği gerekse de Türkiye’nin geleceğini okuyamayıp, yeni bir Erdoğan olabilme hayalinin reel gerçekliğinin olamayacağını göz önünde bulundurunca, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun pek de bir şey yapamayacağını öngörebiliriz.                                           

Türkiye siyaseti öyle bir noktaya geldi ki, neredeyse sadece muhalefeti konuşur hale geldik, daha iyi günlerde buluşmak dileğiyle!