Diyarbakır’da katledilen 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde gözler, 26 Aralık’taki ikinci duruşmaya çevrilmişken, tutuklu sanık anne Yüksel Güran’ın avukatı Güneydoğu Ekspres’e konuştu.
Merkez Bağlar İlçesi’ne bağlı Tavşantepe Köyü’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde ikinci duruşma, 26 Aralık’ta Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. İddianamede, tutuklu 12 şüpheliden anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile cenazeyi dere kenarına gömdüğünü itiraf eden Nevzat Bahtiyar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. İlk duruşmada yanıtsız kalan “Narin Güran’ı kim, neden öldürdü?” sorusuna 26 Aralık’ta yanıt aranacak.
“OLAYIN TÜM ÇIPLAKLIĞIYLA AYDINLATILMASINI BEKLİYORUZ”
Gözler bu duruşmaya çevrilmişken, tutuklu sanık Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, gazete Güneydoğu Ekspres’e konuştu. Demiroğlu, Adalet Bakanlığı’nın Narin’in öldürülmesiyle ilgili hiçbir şeyin karanlıkta kalmayacağına dair söz verdiğini hatırlatarak, “Narin kızımızı öldüren bu eylemi gerçekleştiren kişi ve sebebini cinayet mekanının sorgulanması, somut delillerle ortaya konulması gerekirdi. Maalesef bu yapılmadı” dedi.
Somut delillere dayanarak ikna edici bir mütalaa beklediklerini, ancak tahmine dayalı bir mütalaanın söz konusu olduğunu öne süren Demiroğlu, şöyle devam etti:
“İddianamede var sayımla hareketle cezalandırma talep ediliyor. Susmak suça ortak olmak şeklinde bir mütalaa söz konusudur. Hiçbir ceza yargılanmasında kişiler belli bir şüpheye dayalı veya olasılıklara dayalı mahkûm edilemez. Kamu oyununda dikkatle takip ettiği böyle bir cinayette gerçeklerin bütün çıplaklığıyla aydınlanması beklentisi mevcuttur.”
KAMUOYU BASKISI VARDI, ŞÜPHELER AİLEYE YÖNELDİ”
Cinayetin bütün sebepleriyle açığa çıkması için ellerinden gelen çabayı göstereceklerini anlatan Demiroğlu, “Kamuoyu baskı üzerine şüpheler doğrudan olasılıklar üzerinden gidilerek aileye yöneltildi. Oysa daha çok somut deliller üzerinden ancak bir kişiye şüpheyi yöneltebiliriz veya onu suçlayabiliriz. Ailenin işin içerisinde olabileceği ön yargısı sürekli delil araştırması aile içi ve çevresi şeklinde yapıldı. Bu da vahim bir hataya yol açtı. Özellikle beklediğimiz tepedeki dönen kameraya ilişkin olay günü kayıtların mevcut olmaması üzüntü vericidir. Annenin özellikle en büyük beklentisi artık bu dava nedeniyle beraat etme beklentisinden ziyade kendisine sürülen bu lekenin ortadan kaldırılması, itibarın iade edilmesidir. Narin’in gerçek katilinin cezalandırılması için toplumun ikna edileceği şeklinde delil araştırılmasına girilmesi ve bu cinayetin tüm boyutlarıyla çözülmesi noktasında beklentisi var” diye konuştu.
“SOMUT DELİLLERLE KARAR VERİLMELİ”
Sanıkların suçlandığı temel noktalardan birinin daraltılmış baz çalışması olduğunu ifade eden Demiroğlu, şöyle devam etti:
“Baz çalışmasından yola çıkarak dört kişinin de olay saatinde birbirlerine yakın konumda oldukları şeklinde değerlendirme yapılmıştır. Oysa biz daraltılmış baz çalışması yoluyla delil olarak kabul edersek ileride daha sıkıntılı daha vahim yargılamalara tanık olacağız. Yargıtay’ın baz ile ilgili kararları vardır. Bu kararlara göre, kişilerin aynı bazdan sinyal vermesi bir araya gelindiği sonucunun çıkarılmayacağı yolunda kararı vardır. Aile içerisinde bir cinayet olsaydı, kızın bedenini nasıl yok edebiliriz, daha uzun bir süreçten cansız bedeni gizleme yolunu tercih edebilirlerdi. Bu kadar hızlı davranılmazdı. Hiçbir aile kendi çocuğunu bir dere kenarında gizleme yolunu tercih etmezdi. Daha uzun zamanı olurdu. Kendi tarlalarından bir yere gömmeyi tercih edebilirlerdi. Ceza yargılamasında somut delillerle karar verilmeli. Bizim elimizde laboratuvar, kolluk gücü yok bunu yapması gereken mahkeme ve kolluk makamlarıdır. Kovuşturmanın derinleştirilmesini bekliyoruz. Toplum vicdanının tatmin olmasını arzuluyoruz.”
NARİN’İN AVUCUNDA ÇIKAN SAÇ TELLERİ
Narin’in sol avucunda çıkan saç telinin anne ve Enes ile uyumlu olduğu konusunda ise Yılmaz Demiroğlu, şu bilgileri verdi: “Mitokondriyal DNA’sı aynı olduğu için saç ve kıl örneklerinin tam olarak kime ait olduğu tespit edilememektedir. Aile ile uyumlu olduğu raporda yer aldı. Kardeşlerine, teyzesine aynı soydan gelen herhangi birine de ait olabilir. Narin kızımızın kendi saçı da avucuna gelmiş olabilir. Buradan bir kesin sonuca ulaşmak mümkün değildir. Mahkemenin istediği bir rapor değildir. Bu cinayetin sebebinin ne olduğu ve kim tarafından işlendiğinin ortaya çıkması toplum olarak hepimizin beklentisidir. Bunun tespiti muhakkak yargının görevidir. Yapması gerekir. Biz yeni şüphelere yol açılmaması açısından beklentimiz devam ediyor.”
“DAVAYI ÜSTLENİRKEN BİN KEZ DÜŞÜNDÜM”
Kamuoyunun aileye yönelik tepkisine rağmen anne Yüksel Güran’ın avukatlığını neden üstlendiğini de açıklayan Demiroğlu, şöyle dedi:
“Annenin bu olayda parmağının olduğuna inansaydım avukatlığını yapmazdım. Benim de kız çocuklarım vardır. Asla vicdanım buna elvermezdi. Ben bunu bin kez düşündüm. Annenin bu cinayetle ilgili bir bilgisi veya bu cinayet halkasının bir noktasında olduğunu bilseydim ben avukatlığını üstlenmezdim. Ön yargının peşin hükümlü olmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Delillere göre hareket ederek annenin avukatlığın üstlendim. Toplumdaki kanaatle aynı olmayabiliriz. Biz hukuk çerçevesinde dosyayı inceleyip annenin avukatlığını üstlendim. Kolay olan her şeyi yapabilirsiniz. Önemli olan zor şeyi başarmaktır.”
Kaynak: Güneydoğu Ekspres / Faruk Balıkçı