Bu soruyu kime sorarsanız sorun, herhalde size sadece gülüp geçecektir.
Doğru ya, kim kendisi değil ki?
Kim başkası olur ki?
Fakat günlük hayatımıza biraz dikkatlice bakılırsa, belki de işin pek öyle olmadığı görülebilir.
Mesela;
Yediklerinle sen, sen değilsin.
Çünkü, sana faydalı olanları değil, hoşuna gideni yiyorsun. Moda olanı, herkesin beğendiğini sandığını yemeye çalışıyorsun. Artık sofraya oturup yemek yerine, moda olan ayaküstü burger yiyor ve genellikle başkalarının siparişlerini tercih ediyorsun. Cola sevmiyorum dersen, dışlanmaktan veya ayıplanmaktan korkuyorsun.
Giyindiklerinle sen sen değilsin.
Zevkine göre değil, başkaları beğensin diye seçim yapıyor ve öyle giyinmeye çalışıyorsun. Hatta bu sebepten kendine elbise alırken mutlaka yanına birkaç kişiyi alıp onların beğenmesini istiyorsun. Yalnız kendin aldığında, beğenilmemekten çekiniyorsun.
Konuştuklarınla sen sen değilsin.
Çoğu kere kendi düşüncelerini veya inandıklarını değil, çevrenin beğeneceğini umduğun sözler kullanıyorsun. Hal ve hareketlerinde rol yapıyorsun. Yalnızken sen oluyorsun, başkalarının yanında ise başkası oluyorsun.
Evini bile döşerken sen sen değilsin.
Evine eşya alırken başkaların beğenir mi diye endişe ediyorsun. Hatta yeni eşyalarını kendin kullanmıyor, gelenler yeni görsün diye salonun kapısını kapalı tutuyorsun.
Sen sen değilsin.
Çünkü sen; başkalarının içine doldurduğu fikirler, düşünceler ve inançlarsın.
Sen, neden sen değilsin?
Çünkü kendini başkalarına beğendirmeyi hayat tarzı olarak seçmişsin.
Hayatın boyunca kendini değil, başkalarını yaşıyorsun.
Çare;
Kendini, kendine beğendirmektir.
Kendini, kalbine beğendirmektir.
Sen ne isen, sen olmak…