Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini muhalefetin kaybetmesi, Millet İttifakında çatlaklara ve yenilginin nedenleri üzerinde tartışmalara yol açtı. Millet ittifakında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemeyen ve kazanması için çalışmayan bazı kesimlerin olduğu seçimler sonrasında açıkça dile getiriliyor. Millet ittifakının önemli bir bileşeni olan İyi Parti, en başından beri Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemiyordu. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun aday olmak istediği, Millet İttifakının bütün bileşenleri tarafından bilinen bir sırdı.
Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ilk zamanlar “seçilecek aday” şeklinde bir slogan ile, üstü kapalı olarak karşı çıkmış fakat 3 Martta yaptığı fiyasko dolu açıklamada açıkça bunu istemediğini dile getirerek altılı masayı zor durumda bırakmış ve güven kaybına yol açmıştır. Daha sonra çeşitli “pazarlıklarla” ikna edilerek 6 Mart’ta tekrar masaya geri dönse de aylardır seçilemeyeceğini deklare ettiği Kılıçdaroğlu için seçim sürecinde oy istemişti! Elbette siz aylarca seçilemeyeceğine inandığınızı adayı hatta seçilemez diye adeta yıprattığınız adayı kendi seçmeninize artık kazanabilir, destekliyoruz diyerek anlatamazsınız. Nitekim öyle de oldu. İyi Parti seçmeni seçimlerin ilk turunda Sinan Ogan’a destek verdi, ikinci turda da çoğunlukla sandığa gitmedi.
Şimdilerde yerel seçimler konuşulmaya başlanmışken, Akşener 26 Ağustos’ta Afyon’da bir miting yaptı ve haftalardır her şeyi orda cevaplayacağı için konuşmuyor, bakın neler neler açıklayacak neler söyleyecek, denilen konuşmasında Millet İttifakını suçlamaktan başka hiçbir şey söylemedi. Elbette bir de yerelde kimlerle işbirliği içinde olmayacağını dile getirmek dışında. Akşener’in söylediklerine bakınca 2018 de aday olmakla muhalif oyları bölüp Erdoğan’ın kazanmasını sağlayan, 2023’te Altılı Masanın itibar ve güven kaybetmesine yol açan, Erdoğan karşısında kazanması muhtemelen olan Kılıçdaroğlu’nu yıpratarak yine Erdoğan’ın kazanmasını sağlayan Akşener bu defa da yerelde yine Erdoğan’ın başarılı olmasını sağlayacağını adeta duyurdu.
Nasıl mı? Mesela İstanbul yerelinde HDP’nin ya da Yeşil Sol Parti’nin destekleyeceği adayı desteklemeyeceğini anlatmaya çalıştı. Nitekim 2019 yerel seçimlerinde İmamoğlu’nun kazanmasını sağlayan HDP seçmeni olmuştur. Yani HDP seçmenini küstürdüğünüzde İstanbul’da Ak Parti’nin kazanacağı neredeyse kesin gibidir. Bir başka İyi Parti çomağı, Parti’nin sözcüsü olan, Kürşad Zorlu’dan geldi. Zorlu, geçen gün yaptığı açıklamalarda, İyi Parti’nin bütün illerde kendi adayları ile seçime katılacaklarını söyledi. Elbette bunlar henüz net açıklamalar değil ama yapılan araştırmalar İyi Parti tek başına girdiği seçimlerde hiçbir büyükşehir ya da herhangi bir il belediye başkanlığını kazanamadığı, sadece bir iki tane Karadeniz ekseninde ilçe belediyesi kazanabildiğini gösterdi. Tek başına girdiğinde bu denli başarısız bir sonuç alması muhtemel olan bir partinin, pazarlık yaparken el yükseltmek ya da yine başlığımızdaki gibi kaybettirmek, “ki bu Erdoğan’ın rakiplerine kaybettirmek anlamındadır” dışında ne stratejisi olabilir bunu anlamak pek mümkün değil kanaatimce.
Sonuç olarak; İyi Parti’ye kurulduğu günden bu yana hiçbir zaman sempati ile bakmamış ve Akşener’e hiçbir koşulda güvenmemiş biri olarak, yerel seçimlerde İyi Parti’nin sağduyulu seçmenlerinin bu defa milletin aleyhine bir tercihte Akşener’i dinlemeyeceğini ümit ederek, önümüzdeki sürecin neler getireceğine bakmak üzere İyi Parti kritiğini burada sonlandırmak istiyorum.
Umutla kalın .!