Agit Destan

TOKSİKSİN, TOKSİĞİM, TOKSİK: Zehirli İlişkilere Şifalı Bir Bakış

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba Ne Haber okuyucusu! Geçen hafta sevgili babaannemin vefatı nedeniyle köşem yazısız, gönlüm şefkatsiz kaldı. Kendisine Allah’tan rahmet dileyerek bu haftaki yazıma başlıyorum.

Toksik kelime anlamı itibariyle zehir demek. Türkçe’de ağı veya sem diye de kullanılır. Yunus Emre bir şiirine şöyle der;

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz

Gerçekten de sözlerimizi üslubumuz zehri bal da edebilir balı zehir de edebilir. İlişkileri zehre dönüştüren en büyük etken dildir. Bir ilişkide karşılıklı yoğun sevgi olsa da üslup bu sevgiyi psikolojik hatta fiziksel şiddete dönüştürebilir. Bu durumun önüne geçmek için sağlıklı iletişim yollarının farkında olmalıyız. Örneğin ‘’Ben Dili’’ diye bir şey duydunuz mu? ‘’Ben Dili’’ muhatabına zarar vermeyen, çözüm odaklı bir dildir. Ayrıca ego zedeleyici bir de ‘’Sen Dili’’miz var. Birer örnek verelim bakalım;

BEN DİLİ:

‘’İlişkimizdeki tavırların BENİ incitiyor, bu durumu değerlendirebilir miyiz?’’

SEN DİLİ:

‘’Çok kötü davranıyorsun!’’

Ben Dili’nde sorun açıkça ifade ediliyor ve çözüm seçenekleri değerlendiriliyor. Karşı taraf bir saldırıya uğradığını hissetmiyor ve konuşmaya daha açık hâle geliyor. Sen Dili’nde ise olay muhtemelen daha kötüye gidecek ve sorun bir iken iki olacak.

EMPATİ:

İlişkilerde en kurtarıcı faktör empatidir. Kendini karşı tarafın yerine koymak, davranışlarını bulunduğu duruma göre değerlendirmek ve anlayışla karşılamak her iki tarafında faydasınadır. Bir örnek de buradan verelim. Çok yoğun çalışan ve zamanı olmayan partnerinize empatiyle yaklaşacak olursanız zihninizde şu ifadelerin olması gerekir: ‘’Çok yoğun ve yoruluyor. Bu kadar işin arasında bana fazlaca zaman ayıramaması normal. Ben de onun üstüne gitmemeliyim ve gerekirse işlerinde yardımcı olmalıyım. Aynı durumda ben olsaydım beni sıkmasını istemezdim.’’

Bu duruma tersinden de bakabiliriz. ‘’Aynı şey bana yapılsa hoşuma gider miydi?’’ Başkalarının size yapmasından hoşlanmayacağınız davranışları siz de başkalarına göstermemelisiniz.

ARABESK AŞKLAR:

Daha çok erkeklerde gözlemlediğim bir olay bu. ‘’Ya benimsin ya kara toprağın.’’, ‘’Onsuz yaşayamam.’’, ‘’Sevdik de ne oldu?’’ gibi sağlıksız düşünceler kişiyi acılı bir kısır döngünün içinde sıkıştırabilir. Herkes, herkessiz yaşayabilir ve sevgi bitebilir. Bunlar hayatın gerçekleridir. Zamanında büyük bir aşkla sevdiğiniz ve sevildiğiniz kişi günün birinde sizden ayrılmak isteyebilir. Bunu doğal karşılamalı ve yasınızı buna göre tutmalısınız. Hesap sormak, takıntılı bir şekilde kişiye yapışmak, paranoyak düşünceler üretmek sadece sizi daha fazla karanlığa gömer ve özsaygınızı yitirmeye başlarsınız. Unutmayın ki hiç kimse oksijen değildir ve yalnız da yaşanabilir. Yapılması gereken acının yaşanması ve yeni ilişkilere şans verilmesidir. Elbette bu ‘’daldan dala atlamak’’ gibi anlaşılmamalı. Sadece kendinizi asla vazgeçilmez olarak ilan etmemelisiniz.

AŞIRI KISKANÇLIK:

Erkeklerin kadınların kıyafetlerine karışması sık gözlemlenen bir durumdur. Bunun önüne geçmenin tek yolu kendi geleneklerinize uygun, kabul edeceğiniz biriyle birlikte olmaktır. En başta mini eteğiyle mutlu bir kadınla birlikte olup ilişki içinde neden mini etek giyiyorsun demek en hafif ifadeyle iki yüzlülüktür. Veya işi gereği kadınlarla temas içinde olması gereken bir erkeği o şekilde kabul ettikten sonra işini sık sık eleştirmek de aynı şekilde kabul edilemez bir tutumdur. Kıskançlık bir nebzeye kadar doğaldır ve kanımca olması da gerekir. Doğaya baktığımızda hayvanlarda da kıskançlık görülmektedir fakat dozu artınca iş değişir ve geçimsizliğe dönüşür.

ÇÜRÜMÜŞ İLİŞKİYİ DEVAM ETTİRMEK:

Bazı ilişkilerin bitmesi gerekir. Tıpkı kangren olmuş bir bacağın kesilmesi gibi. Fakat bağlanma stilleri güvenli olmayan insanlar ayrılık lafı geçince aşırı kaygılanır ve mutsuz olduğu hâlde ilişkiyi sürdürmek için kendinden taviz vermeye başlar. Ölen bir ilişkinin gömülmesi gerekir yoksa bir ceset gibi şişer, çürür, kokar. Bağlanma stilinizi çeşitli testler ve danışmayla öğrenebilir güvenli bağlanma stiline ulaşmak için çaba harcamanız gerekebilir. Travmatik çocukluk yaşantıları kişilerin bağlanma stillerini olumsuz etkiler. Kaygılı, kaçıngan, ikircikli bağlanma stillerine sahip kişiler genellikle kendileri gibi kişileri sevmeye meyillidirler.

REHABİLİTASYON MERKEZİ:

Psikolojik açıdan sağlıklı olmayan insanları iyileştirmek gibi bir derdinizin olmaması gerekir. ‘’Onu sevgimle yeniden dirilteceğim.’’ Düşüncesi yalnızca size zarar verir. Profesyonel bir desteğe muhtaç insanları iyileştirmek sizin göreviniz değildir, kimsenin rehabilitasyon merkezi değilsiniz. Genellikle kadınlarda görülen bu davranış türü toksik bir ilişkiye davetiye çıkarır. ‘’Issız Adam’’ modunda yaşayan bir erkeği kendi hâlinde bırakmak ya da bir psikolojik danışmana yönlendirmek yapılacak en doğru tercihlerdir.

MANİPÜLASYON – GASTLİGHTİNG:

Toksik ilişkilerin olmazsa olmazı psikolojik manipülasyondur. Sürekli suçlu hissettirildiğiniz ve özür beklerken kendinizi özür dilerken bulduğunuz bir ilişki oluk oluk zehir akıtmaktadır. Çok alakasız bir konuda konuşma ‘’Sen zaten beni sevmiyorsun.’’ Gibi anlamsız bir saldırıya dönüşüyorsa burada manipülasyon aramak gerekir. Manipülasyonu sadece romantik ilişkilerde aramamak gerekir. Anneniz, babanız, çocuğunuz, arkadaşınız da sizi manipüle edebilir. Arkanızdan sürekli iş çeviren birine şüphelerinizden bahsettiğinizde sizi paranoyak olmakla suçlayabilir ve günün sonunda ondan özür dilerken bulabilirsiniz kendinizi.

TEHDİT:

Özellikle kaygılı bağlanma stiline sahip kişilere uygulanan bir psikolojik şiddettir. Kişiyi terk etmekle tehdit edip ondan kişiliğinden taviz verdirtmek toksik bir olaydır. Özel fotoğraflarınızla da tehdit edilebilirsiniz. Bu durumda anne babanızın desteğini alamayacağınız düşüncesi sizi karşı tarafa mahkûm edebilir. Bu durumda yapılması gereken şey cesurca bir tepki vermek ve kişiyi kolluk kuvvetlerine bildirmektir.

UMUT-OYALAMA-LOVE BOMBING- GHOSTİNG:

Bazı insanlar ilgi bağımlısıdırlar. Genellikle histiryonik kişilik bozukluğuna sahip bu kişiler gelen her ilgiyi kabul eder, bir ilişki sözü vermemekle birlikte sahte bir umut ve güven duygusuyla sizi ilişkide tutmaya çalışabilir. Bazı konuların açıkça konuşulması ve gerekirse ilişkinin sonlandırılması gerekir. Flörtün belli bir süresi olmalı sonucunda ileri bir aşamaya geçilemiyorsa ortada mühim bir sorun vardır. Yalnızlık korkusuna kapılmadan korkusuzca ‘’Biz şimdi neyiz?’’ şeklindeki klişe sayılan ama gerekli cümleyi kurmak zorundasınız. Yoksa ilginiz ve sevginiz acımasızca sömürülebilir. Love bombing ve ghosting kelimeleri günümüzde çok sık duyuluyor. Love bombing, sevgi bombardımanı demektir. Partneriniz sizi aşırı bir şekilde sevgi seline boğabilir. Bu durum elbette sizin hoşunuza gidecek ve siz de aynı şekilde karşılık vermek isteyebileceksiniz ama partneriniz bir anda ghosting yapabilir yani hayaletleşerek ortadan kaybolabilir. Mesajlarınıza dönmeyebilir, aramayabilir. Yine yapılması gereken şey kişiyi unutmaya çalışmaktır. Böyle kişiler en baştan sorunlu olduklarının sinyalini verirler. En baştan aşırı bir sevgi verme çabası her halükârda zararlı ve sorunlu bir durumdur.

ONURLU BİR YALNIZLIK:

Kendisiyle baş başa kalmaya tahammül edemeyen, kendini sevemeyen bir insanın herhangi bir ilişkide mutlu olma ihtimali düşüktür. Yalnızlıktan ödü kopan bir kişi partnerini annesi veya babası yerine koyabilir. Tüm ipleri onun eline verebilir. Oysa ilişkilerde karşılıklı iş birliği ve fikir alışverişi esastır. Bir süre yalnız kalmayı becerebilmek sağlıklı bir psikolojiye işarettir.

FİZİKSEL ŞİDDET:

Daha çok kadınların maruz kaldığı fiziksel şiddetin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. Böyle kabul edilemez bir duruma uğranıldığında yapılması gereken tek iş vardır ki o da ayrılmak hatta gerekirse dava açmaktır. Maalesef ki içinde bulunduğumuz ataerkil toplumda kadının finansal özgürlüğü olmadığından ayrılık seçeneği pek mümkün olamıyor. Bu durumun önüne toplumca, topyekün bir şekilde geçmek, toplumu buna göre eğitmek ve toplumsal cinsiyet rollerinden sağlıklı bir şekilde sıyrılmak gerekir.

ÖZETLE:

İlişkiniz kaçıncı yılında olursa olsun makul düzeyde bir çaba sergiledikten sonra kendinizi hâlâ mutsuz hissediyorsanız ayrılma vaktinin geldiğini kabul etmek zorundasınız. Hiç kimsenin, hiçbir fedakârlığın hatrına toksik bir ilişkiye katlanmak zorunda değilsiniz. Belki de sorun sizdedir, bu da mümkündür. Bir ilişkiye hazır da olmayabilirsiniz. Profesyonel destek almak akıllıca bir seçenek olacaktır. Karşılıklı sevgi, saygı, anlayış dolu ilişkilerde mutlu olmanız dileğiyle, hoşça bakın zatınıza.

TOKSİKSİN, TOKSİĞİM, TOKSİK: Zehirli İlişkilere Şifalı Bir Bakış

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!