Agit Destan

“ARTIK” TUZAĞI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba sevgili Ne Haber okuyucuları;

2023’ün son günlerindeyiz. yılbaşına az bir zaman var. Yeni bir yıla girecek olmanın herkeste az çok bir heyecan yarattığı kesin. Eskimiş, kirlenmiş ve yorulmuş 2023’ü uzay boşluğuna fırlatıp gıcır gıcır bir 2024’e merhaba diyeceğiz! Kendimize sürekli bir milat, bir kilometre taşı edinmeyi çok seviyoruz. Bu milatlar daha çok yılbaşları ve doğum günleri oluyor. Daha kısa süreli düşünecek olursak da ayın ilk günleri veya pazartesileri kendimize sık sık söz verdiğimiz, ve tırnak içerisinde söylüyorum ”artık” bunları yapacağım, ”artık” bunları yapmayacağım dediğimiz zamanlar oluyor. Tırnak içerisine aldığım bu kelimeyi ben de çok sık kullanıyorum. Özellikle tweetlerimde bu kelimeyi çok kullanırım. Tarihler atar, sözler verir, emojilerle süslerim. Ben işte böyle sürekli milatlar yaratıp, kendimi motive edip artıklar, bundan sonralar, yeni yaşamımdalar şeklinde tweetler atınca çok sevdiğim psikolojik danışman bir dostum bana ”Ne çok artık’ın var senin!” deyince bir durdum, yıkıldım biraz da açıkçası sonra uzun uzun düşündüm. Gerçekten ne çok ”artık” diyorum ben.  ”artık” benim sorumsuzluklarımı, hatalarımı, yarım bıraktığım tüm savaşlarımı arkasına attığım bir kelime, bir duvarmış. Ve bu duvarın arkasında devasa bir çöp yığını birikmiş. ‘’Artık’’, kendimi temize çıkarmak için kullandığım bir araç, tozları altına süpürdüğüm bir halıymış bu kelime sadece geçmişi saklamak için değil, gelecek tasavvurumda da ”camı kırınız”daki acil durum düğmesiymiş. Nasılsa yeni bir sayfa açarım düşüncesinin verdiği rahatlıkla önceki sayfayı pervasızca kirletmem için bana cesaret veriyormuş. Nasılsa pazartesi spora başlayacağım, yeni yılda her şey çok başka olacak, aybaşında sigarayı kesin bırakıyorum, o nedenle şimdi istediğim kadar içeceğim. Kendimize ”artık” kelimesinin arkasına sığınarak gelecekte yapmak üzere verdiğimiz umut dolu vaatler genellikle gerçekleşmiyor, farkında mısınız?

Burada asla yanlış anlaşılmak istemem. Çok ince bir çizgide sürdürmeye çalıştığım bir konu bu. Geleceğe dair planlar yapmak, motive olmak, yeniden başlamak bunlar hayati derecede önemli ve faydalı eylemler… Benim kastettiğim bunları yapmaktan ziyade bunları yapmayı sürekli bir ”artık” kelimesinin ardına teslim etmek. Ve bu kelimeyi suistimal etmek. daha doğru anlaşılabilmem için somut örnekler verebilirim

Örneğin alışveriş yapmadan duramayan birisinizdir. Sürekli internet sitelerinden bir şeyler sipariş ediyorsunuz, mağazalardan beğendiğiniz kıyafetleri, aksesuarları cebinizde beş kuruş olmadığı halde borçlanmaktan şişmiş kredi kartıyla alıyorsunuz ve birkaç saatlik bir mutluluğun ardından kendinizi suçlamaya, kahretmeye başlıyorsunuz. ”Yine aynı şeyi yaptım ama ARTIK yapmayacağım söz!” diyerek vicdan azabınızı bir nebze olsun dindiriyorsunuz. Birkaç gün sonra Instagram’da gezinirken karşınıza çok beğendiğiniz bir kıyafet çıkıyor, ihtiyacınız olmadığı halde almak istiyorsunuz ama suçluluk duygunuzu bastırmak için de birkaç sebep göstermelisiniz kendinize. Birincisi her zaman o an içerisinde bulduğunuz bir sebep oluyor. Misalen, çok büyük indirime girmiş kaçıramam diyorsunuz ama bu asla yeterli bir sebep olamayacak, bir sebebe daha ihtiyaç duyuyorsunuz ve suçluluk duygusuna ikinci ve daha büyük darbeyi ARTIK kelimesiyle vuruyorsunuz. Bunu da alayım bu ay artık hiçbir şey almayacağım. Ya da yeni yılda artık böyle harcamalar yapmayacağım. İşte, bizi şimdiden uzaklaştırıp yapay milatlara yönlendiren bu kelimenin böyle bir etkisi var. Bence bu kelimeyi çok kullanan insanlarda bir irade sorunu olabilir. Buna dair bir araştırma var mıdır bilmiyorum ama yapılsa çok anlamlı olurdu.

2024’e girerken taptaze umutlar, yorulmamış hayaller ve gözü kara kararlar alacağız elbette. Ben mesela geçen senenin başında yaptığım gibi bir kolaj yapacağım. Dergilerden, gazetelerden yeni yıla dair hedeflerimi çağrıştıran resimleri kesip bir kartona yapıştıracağım. Ama bunu bir ”artık” halkasıyla yapmayacağım. Çünkü bu zincirin çok bu halkalardan çok birikti ve geçmişi de peşimden sürüklememe sebep olan bir uzun bir artık zincirine dönüştü. Artık’ın içinde geçmişin yorucu izleri ve kendinden hesap sorma tonu var. Bir parça da ”böyle yapmasaydım böyle olurdu” çeşnisi de var içinde. Artık halkasıyla geçmiş vagonunu şimdiye ve o vagonu çekmek çok yıpratıcı, biliyorum. 

Artık kelimesi başta geçmişle şimdi arasına çok keskin bir set inşa ederek ikisini  ayırıyor fakat artık kelimesiyle kendime verdiğim sözü tutmadığımda o set yıkılıyor ve önceki artıklar silsilesiyle geçmişin tüm yorgunluğu bir anda üzerime çörekleniyor.

Bazı şeyleri değiştirmek istiyorsunuz evet. Bunun için 1 Ocak 2024, saat 00:00’ı beklemenize gerek yok. O tarih ve saat size sihirli bir değnek gibi geliyor olabilir ama şu andan hiçbir farkı yok. Milatlar yaratmaya gerek yok. sert ve keskin çizgilerle kendinizi suçlarcasına, yargılarcasına kurallar koymaya gerek yok. Her şeyden önce kendinizi dinlemeye ihtiyacınız var. Ben bunu neden yapıyorum sorusunun cevabını en derinlerinize dalıp öyle bulmaya ihtiyacınız var. Korkunç yüzleşmeler ve sancılı kabullenmelere ihtiyacınız var. kendinizi ikna etmek için de zamana ihtiyacınız var. Biraz yavaşlayın ve mümkünse düşüncelerinizi uzun uzun yazın. kendinizi asla suçlamadan, yargılamadan, hayat şartlarınızı göz ardı etmeden, küçük detayları kaçırmadan uzun uzun yazın. bazı sorular sorabilirsiniz kendinize. değiştirmek istediğim şey nedir? Neden değiştirmek istiyorum, bunu neden başaramıyorum, en çok ne zaman başarısız oluyorum bana engel olan şeyler neler… Eminim ki bu yavaş ve berrak suda yüzmeyi öğrenmek o suya artık setini kurup barajın patlamasını beklemekten çok daha kalıcı ve sağlıklı bir yol.

“ARTIK” TUZAĞI

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!