Bu yazının başlığı birçok okuyucuyu şaşırtabilir. Ancak bugün böyle bir düşmanlığın varlığı pek bilinmiyor olsa bile bu durum, 17. yüzyılda yazılan Osmanlıca bir eserde toplam 2 defa geçmiştir. Yine de evvelen bu yazının unutulmuş bir adaveti diriltme amacı taşımadığı net bir şekilde belirtilmelidir.-Ki okuyucu tarafından yazının tamamı okunduğunda bu düşmanlığın muhtemelen ne kadar trajikomik olduğu düşünülecektir.
Bugün hatırlanmayan Siirtliler ve Hasankeyfliler arasındaki düşmanlık, eldeki tarihi rivayete göre iki taraftan yüzlerce insanın ölümüne yol açmıştır. İlk önce Siirtliler ve Hasankeyfliler arasında nahoş bir imalaşma gerçekleşmiş ardından yaşanan savaş neticesinde ise yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Peki bu rivayetin kaynağı nedir, bu rivayet bize nereden ulaşmıştır?
Bu bilginin kaynağı, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Osmanlı’ya komşu coğrafyaların dört bir yanını gezen ve bu gezilerini de “Seyahatname” adlı eserinde kaleme alan büyük seyyah Evliya Çelebi’dir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde, şehir şehir, ülke ülke gezdiği diyarların; tarihini, coğrafyasını, sosyolojisini, edebiyatını, ekonomisini, folklorunu yazarak bize aktarmıştır. Toplam 10 ciltlik bir eser meydana getiren Evliya Çelebi, seyahatnamesinin 4. ve 5. cildinde Hasankeyf ve Siirt’i ayrı ayrı işleyerek incelemiştir. Genel olarak hem Siirt’i hem de Hasankeyf’i överek methetmiş ayrıca Siirt’in o dönemlerde meşhur olan kırmızı büyük havucundan ve Hasankeyf’in de o dönemlerde meşhur olan leziz büyük şalgam bitkisinden söz etmiştir. Aslında işte tamda burada düşmanlığın nedenini de vermiştir. Devamını günümüz Türkçesine aktarılmış şekilde bizzat Evliya Çelebi’den dinleyebiliriz:
“Hasankeyf halkının şalgamları gayet büyük olduğundan (övünme maksadıyla) bir büyük şalgamı Siirt şehrine hediye ederler. Siirt şehrinin büyükleri de Hasankeyf şalgamını delerek kendi şehirlerinde meşhur olan kızıl büyük havuçları zeker gibi yapıp şalgama sokup Hasankeyflilere gönderirler. Hasankeyfliler de bu durumu namus meselesi yaparak binlerce asker toplayıp Siirtliler ile büyük bir ceng ederler. İki taraftan yüzlerce adam ölür. Havuç ve şalgam için yakın zamanda büyük savaş ettikleri hala meşhur olup aralarında düşmanlık vardır.”
Evliya Çelebi, alanın uzmanı tarihçi ve araştırmacılara göre çok akıllı ve sıra dışı bir kişidir. Yukarıda naklettiği ilginç hadise gibi aktardığı sözler arasında hem hadisler hem de müstehcen şiirler bulunur. Bu yazıyı ilgilendiren kısım ise bu olayın hakikat derecesidir.
Evliya Çelebi uzmanı Prof. Dr. Robert Dankoff’a göre, Evliya için seyahat bir eğlence değil bir saplantıdır. Her yeri görmek ve her şeyi yazmak istemektedir. Bu çerçevede işinde gayet ciddi ve düzenlidir. Fakat aynı şekilde Evliya Çelebi, okuyucusunu eğlendirmek ve rahatlatmak için çeşitli etkileyici hikayeler de kurgulayabilir. Bu doğrultuda Siirtliler ve Hasankeyfliler arasındaki bu tarihi hikayenin, tarihsel bir latife olma ihtimali de vardır.
Yani bu bilgilere istinaden; bu hikayenin kurgu olmasını ya da en azından abartılı(-ki Evliya Çelebi mübalağayı sever) bir şekilde aktarılmış olmasını umarak eldeki mevcut kaynaklara göre gerçekleşip-gerçekleşmediği üzerine kesin bir hükümde bulunamayız. Ancak bahsedildiği üzere Evliya Çelebi’nin bu olayı 2 defa gayet ciddi bir biçimde kaleme almasından ötürü de yazılanları es geçemeyiz. Bu sebeple bu yazıyı Evliya Çelebi’nin ara ara konuşmasını bitirdiği şekilde sonlandırabiliriz: “El İlmu İndallah / En doğru bilgi Allah’tadır.”
Evliya Çelebi’nin Dar-ı Said yani Bahtiyar Şehir olarak adlandırdığı Siirt üzerine tartışma taşımayan diğer notlarını ise gelecek haftaki yazıda okuyucuyla paylaşabiliriz….