“Havası gayet iyi olan Siirt, susuz, pis bir trahom merkezidir. Şarkından Botan Çayı, garbinden Kezer, Başur Çayları, gür nehirler halinde akarken, Siirt’e su getirmek büyük paralara ihtiyaç göstermektedir.[…]Botan’dan su ve elektrik getirmek, bir keşfe göre 750 bin lira masraf istermiş; bütün Siirt 750 bin lira değmez.”[1]
Bu ifadeler 1935 yılında Siirt’i ziyaret eden İsmet İnönü’ye ait… İsmet İnönü’ye göre Siirt’in bir su derdi vardır ancak bu derdin çözümü için oluşacak masrafa Siirt’in tamamı değmemektedir.
Aslına bakarsanız Siirt’in su derdi, İsmet İnönü dönemine değil, çok daha eskilere dayanmaktadır. 1948 yılında Siirt Gazetesi’nde yayınlanan bir şiire göre Siirt’in su derdi 600 yıldan beri süregelmektedir.[2]

Peki Siirt’in asırları deviren bu su derdi için neler yapılmıştır? Maalesef yıllar yılı bu meselenin halli için kayda değer neredeyse hiçbir şey yapılmamıştır. Siirtlilere yıllar içerisinde çokça vaatler verilmiş ancak Siirt’in su sorunu yıllar yılı baki kalmaya devam etmiştir[3]Bu yüzden Siirtliler çok büyük meşakkatler çekerek daha uzun yıllar susuzlukla boğuşmak durumunda kalmışlardır.

SİİRT’İN ÇEŞMELERİ
Türkçe sözlükte su kaynağı ifadesi için“Göze” kelimesi kullanılmaktadır.[4] Göze kelimesinin Farsçası “Çeşme”, Arapçası ise “Ayn” dır.[5]Göze, çeşme, ayn sözcükleri, insan gözüyle ilişkili olarak kullanılagelmiştir. Yani eski insanlar, insan gözü ile su kaynaklarını birbirine benzetmiş ve bunlar için aynı isimleri kullanmışlardır.
Siirt’in de en eski çeşmelerinden birinin adı; Ayn Salip’tir. İfade edildiği gibi ayn, çeşme demektir. Salip ise Haç’tır.[6]Yani bu çeşmenin Türkçe adı “Haç Çeşmesi”dir. Nitekim Ayn Salip Çeşmesi’nin bulunduğu mahalle, tarihi kaynaklarda, çoğunlukla Hristiyanların yaşadığı Ayn Salip mahallesi olarak geçmektedir.[7] Buna binaen sözlü iddialara göre de bu çeşme, Hristiyan çocukların vaftiz oldukları ve Hristiyanlık dinine girdikleri yerdir.
Asıl konumuza gelecek olursak Hristiyan Siirtlilerin Siirt’i terk etmesinden sonra Ayn Salip gibi çeşmeler yine Siirtliler için çok önemli mekanlar olarak hizmet vermişlerdir. Ayn Salip gibi Suku’l- Ayn, Harrara, Sor, İbreyke, Bitlis[8] gibi çeşmelerin önünde mahşeri kalabalıklar oluşmuş ve buraların önü Siirtliler için bir hayat memat merkezi olma durumu taşımıştır. Nitekim Siirtlilerin hepsi bu çeşmelerde hayata tutunma şansı yakalayamamış ve bazı Siirtliler çeşme başlarında su yüzünden cinayetlere kurban gitmiştir. Örneğin; 1947 yılının Ağustos ayında Zeki adlı Siirtli bir genç şiddetli sıcaktan bunalmış ve susuzluğunu gidermek maksadıyla Memleket Hastanesi’nin yanındaki çeşmeye yönelmiştir. Ancak çeşme başında uzun süredir su doldurmayı bekleyen iki kişi çeşmeye birinin yaklaştığını görünce bir anda deliye dönmüş ve bir yudum su için Zeki’nin başını yararak orada ölmesine sebebiyet vermişlerdir.[9]

SİİRT’TE SAKALIK
O dönemki gazetelere göre Siirt, yazın Kerbela’ya dönen bir şehirdir.[10]Bu yüzden o dönemlerin Siirt’inde en popüler mesleklerden biri; sakalık olmuştur. Saka kelimesinin sözlük anlamı, “evlere dışarıdan su taşıyan kimse” manasındadır.[11]Genelde güçlü ve çeşme başında hakkını yedirmeyecek kavga etmeyi bilen insanlar bu işin erbabı olarak bilinmişlerdir.[12]Aslında o dönemin Siirt’i adına sakalığın çok mühim bir iş olduğunu defaatle belirtmek yerinde olacaktır. Zira içme suyunun tedariği adına sakalar, yeri doldurulamaz insanlar olarak görülmüşlerdir. Nitekim merkezdeki çeşmeler çoğunlukla ihtiyacı karşılayamamış ve bu durumda sakalar, suyu şehirden kilometrelerce uzaktaki Şah Murad, Bir Sidre, Mantora, Deyr Mir yako, Ger’a, Som’a, Bistan, Şemmas gibi yerlerden hayvanlar vasıtasıyla Siirtlilere ulaştırmışlardır.[13]
Ayrıca o dönemin başbakanlarından Hasan Saka’nın soyadına atfen Demokrat Siirt gazetesinin “Saka Su Getir” başlığıyla ironik bir habere imza attığı da bu çerçevede belirtilebilir.[14]

SİİRT’TE SU MİTİNGİ
Bir türlü tam olarak çözülemeyen Siirt’in su meselesi gitgide artan mağduriyetlere neden olmuştur. Bu sebeple dönemin Demokrat Parti Siirt Milletvekili Mehmet Daim Süalp bu meseleyi meclise sert bir şekilde taşımış ve Siirt’i, Türkiye’nin Kerbela’sı olarak adlandırmıştır. Aynı zamanda bu çerçevede meclise karşı şu sözleri sarf etmiştir: “Görüyoruz ki, buraya gelen arkadaşların kimisi liman istiyor, kimisi hastane istiyor, kimisi yol istiyor. Biz ise sadece yaşamak için içme suyu istiyoruz.”[15]
Genel olarak bu tür söylemlere ve tepkilere binaen de Siirtliler 1951 yılında Tayyare Meydanı’nda büyük bir “Su Mitingi” icra etmeyi başarmışlardır. Gazete haberlerine göre Siirtliler ellerinde “Botandan Menderes’e Selam, Susuz Yerde Trahom Yaşar, Bir Yudum Su Yüzünden Ölen Zekileri Unutmadık” gibi yazılı levhalar taşımışlar ve “Asri Kerbala Su İstiyor” şeklinde tezahüratlarda bulunmuşlardır.[16]

En nihayetinde bu tür tepkiler ve eylemler nispeten sonuç vermiş ve yıllar içerisinde Botan Barajı ve Hidroelektrik Tesisi tam olarak faaliyete geçirilmiştir.[17]Ancak bu tesis hem teknik açıdan güçlü olmaması hem de gitgide büyüyen Siirt’in su derdini karşılayamaması sebebiyle yetersiz kalarak umulan rahatlığı (dermanı) sağlayamamıştır. Nitekim Botan Barajı’nın faaliyete geçmesinden uzun yıllar sonra bile Siirt susuzlukla boğuşmaya devam etmiştir.

[1]Cumhur Kılıççıoğlu, Kılıççıoğlu İnönü’nün Kürt Raporunu Yazdı, Bianet, https://m.bianet.org/bianet/siyaset/103890-kiliccioglu-inonu-nun-kurt-raporunu-yazdi, Erişim Tarihi: 22.04.2022
[2] A. Cevdet Aydın, “Su Bekleyen Siirt”, Siirt Gazetesi, 31 Ocak 1948, s. 1.
[3] Siirt Gazetesi, “Suya Düşen Su Davamız”, 18 Ağustos 1951, s. 1.
[4] TDK, “Göze”, https://sozluk.gov.tr/, Erişim Tarihi: 03.08.2022
[5] Semavi Eyice, “Çeşme”, TDV İslam Ansiklopedisi, VIII, (1993), s. 277
[6]Kubbealtı Lugatı, “Salip – Salib”, http://lugatim.com/s/SAL%C4%B0P%E2%80%93SAL%C4%B0B, Erişim Tarihi: 03.08.2022
[7]Abdurezzak Çelik, XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Siirt Sancağının İdari VeSosyo-Ekonomik Durumu, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Siirt Üniversitesi SBE, 2019), s. 124.
[8] Siirt Gazetesi, “Çukur Çeşme”, 12 Temmuz 1965, s. 1.; Bekir Sami Seçkin, Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi, İstanbul, İstanbul Siirtliler Derneği, 2005, s. 292.
[9] Son Posta Gazetesi, “Siirdde Su Yüzünden Adam Öldürenin Muhakemesi”, 16 Ağustos 1947, s. 6.
[10] Demokrat Siirt Gazetesi, “Siirt Yakında Suya Kavuşuyor Mu?”, 18 Şubat 1948, s. 1.
[11] Kubbealtı Lugatı, “Saka”, http://lugatim.com/s/saka, Erişim Tarihi: 27.07.2022
[12] Ömer Obuz, Siirt’in Cumhuriyet Serüveni (1923-1950) Gelenek, Modernite, Milli Kimlik, İstanbul, Akıl Fikir Yayınları, 2017. s. 173
[13] Bekir Sami Seçkin, Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi, İstanbul, İstanbul Siirtliler Derneği, 2005, s. 293.
[14] Demokrat Siirt Gazetesi, “Saka Su Getir”, 17 Temmuz 1948, s. 1.
[15] TBMM Tutanak Dergisi, 5.1.1951, Yirmi Altıncı Birleşim, Dönem: 9, s. 50.
[16] Siirt Gazetesi, “Siirt Gençliği Su İçin Muazzam Bir Miting Yaptı”, 28 Temmuz 1951, s. 2.
[17] Siirt Gazetesi, “Siirt ve Siirt’lileri Bol Bir Suya Ve Nurlu Bir Işığa Kavuşturan Hükümete Bin Minnet Ve Şükran”, 14 Mayıs 1957, s. 1.