Siirt’in Kurtalan ilçesinde 3 Ekim günü meydana gelen 3.2 şiddetindeki depremin ardından Jeoarkeoloji Uzmanı İbrahim Polat, konuyla ilgili Ne Haber’e açıklamalarda bulundu.
Kurtalan ve yakın çevresinin deprem durumuna göre tektonik yapısı ile ilgili bilgi veren Polat, şunları söyledi:
“Yöre, kuzey ve güney yönlü tektonik sıkışmalara maruz kalması ile genel olarak kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda birbirine paralel ve ardışık kıvrım sistemlerinin oluşmasına neden olmuştur. Yöredeki akarsu ve kolları kuzeyden güneye doğru akış sergileyerek bu kıvrımlı yapıları dikine aşındırması sonucu derin boğazlar oluşmasına neden olmuştur. Bu durum sonrasında oluşan boğazlar kuzey-güney yönlü yolların geçişini sağlamada büyük öneme sahiptirler.
Kuzey ve güneyindeki dağlık alanlar bindirme ve faylı yapıdadır. Antiklinal kanatlarının faylarla kesilmesi ve antiklinallerin aşındırılmasıyla kıvrımlı yapıda görülen şekiller gelişmiştir. Kurtalan ilçemizin hemen güneyinde kuzeybatı-güneydoğu eksenli uzanan Beytil fayı kuzeyinde ise Reşan fayı yer almaktadır.
Özellikle Beytil fayı ve Reşan fayı bindirme bileşenli faylar olup sıkışmaya maruz kalarak meydana gelmiş tektonik birimlerdir. Bu fay sisteminde depremsel tarihi açısından ele alındığında Tarihsel dönemde Güneydoğu Anadolu Bindirme Zonu’nun geçtiği hat boyunca şiddet değeri Io=VIII olan 1884 depremi meydana gelmiştir.
Ayrıca Siirt ilinin kuzeyinde ve kuzeydoğusunda meydana gelmiş 1441 Bitlis, 110 ve 1881 Van depremleri bölgede tarihsel dönemde meydana gelmiş önemli depremlerdendir. Aletsel Dönemde il sınırları içerisinde meydana gelen önemli depremlerin büyüklükleri M=5.0-5.9 arasındadır.”
3 Aralık 2020 tarihinde 5.2 ve geçtiğimiz günlerde meydana gelen 3.2 şidettindeki depremlerin bölgedeki fayların aktif olduğunu gösterdiğini belirten Polat, 3 Aralık 2020 tarihinde Kurtalan ilçemizin Kayabağlar beldesinin kuzey batısında Reşan fayı hattında 5.2 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir. Özellikle Konakpinar 3.3 şiddetinde meydana gelen Bu deprem bize ilçe civarı faylarımızın hala aktif olduğunun ve ciddi riskler taşıdığını göstermektedir.
Depremsellik açısından tehlike arz eden fay sistemlerinin üzerinde yer almamız ve aynı zamanda sahanın jeolojik dolgu malzemesinin gevşek bir yapıdan oluşması son derece önemli bir sorun teşkil etmektedir.” dedi.
Depreme karşı önlem alınması çağrısında bulunan Polat, “İdari amir ve yöneticilerimizin bu durumları gözden geçirerek imar alanındaki yüksek katlı binaların yapılaşmasına müsaade edilmemesi ve imar sahalarını gevşek dolgu malzemelerin olduğu alanlar yerine zeminin jeolojik bakımından daha sert kaya teşkilli alanlara yönlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle son yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremde ilçemizin kayalık zemine sahip alanlarda deprem dalgalarının sarsıntısının daha az hissedildiği gözlemlenmiştir.
Doğal afetler bu topraklarımızın bir nihai kaderidir fakat bizler ilim ışığında sağlıklı adımlar atarak doğal yaşam alanındaki hayati dengemizi sağlıklı bir mücadeleyle bu afetlere karşı korunaklı yaşamı değerli insanlara sunmamız, biz insanların elindedir. ” dedi.