Kuraklık, Diyarbakır’da Bir Geleneği Canlandırdı

Kuraklık, Diyarbakır’da Bir Geleneği Canlandırdı

Diyarbakır’da her geçen yıl kendini daha çok hissettiren kuraklık ve iklim değişikliği, unutulmaya yüz tutmuş bir ritüelin hayat bulmasına neden oldu.

Dünya genelinde son yıllarda artan sıcaklar, kuruyan nehirler, göller ve sulak alanlar bütün canlılar için büyük bir tehdide dönüşüyor. Dünya Bankası’nın yayımladığı “İklim Göçü Konusunda Harekete Geçmek” raporuna göre dünyada 2050 yılına kadar 216 milyon kişinin su ve gıda kıtlıkları ve aşırı hava olayları yüzünden göç etmek zorunda kalabileceği belirtiliyor. 

Kurak ve iklim değişikliğinin etkili olduğu ülkelerden biri de Türkiye. Bu yılın şubat ayında düşen yağış miktarı son 30 yıl ortalamasının altında gerçekleşti. Türkiye geneli şubat ayı yağışları son 30 yıl ortalamasına göre %42 azalma gösterirken, bölge geneli yağışlar da tüm bölgelerde azalma gösterdi.

Yüz Yıl Sonraki Senaryo

İklim değişikliğinin Türkiye’deki kurak iklim koşullarını nasıl etkileyeceğini inceleyen uluslararası bir çalışmaya göre, tüm ülkede nemli koşullar azalacağı, yarı kurak veya kurak koşullara doğru kayma yaşanacağı belirtiliyor. Söz konusu çalışmada, yüzyıl sonunda, Türkiye’nin yüzde 30’undan fazlası ‘kurak’ veya ‘yarı kurak’ olarak sınıflandırılacağına dikkat çekiliyor. En çok etkilenecek bölgelerin de Orta ve Güneydoğu Anadolu olacağı görüşü ön plana çıkıyor.

Olağanüstü Kurak Bölgeler

Kurak ve yarı-kurak alanlar Türkiye’nin yüzde 30’undan fazlasını kaplayacağı ifade edilirken, kuraklık artışının en fazla Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz’in bazı bölümlerinde yaşanacağı belirtiliyor. 
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2021 yılı kuraklık haritasında, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere ülkenin doğusu, güney Ege ve Aksaray’ın “olağanüstü kurak” gösterilmesi bu senaryonun gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu açığa çıkarıyor.

Beklenen Tehlikeler

Artan sıcaklıklar, kuruyan göller, barajlar, tropikal iklimlerde yaşayan canlı türlerinin görülmesi, göçmen kuşların göç etmemesi gibi gelişmeler Doğu ve Güneydoğu’da kuraklığın geldiği boyutu gösteriyor. Uzmanlar, kuraklık nedeniyle yer altı sularının bilinçsiz şekilde kullanıldığını, bunun ileride dev obruklara yol açabileceğini söylüyor.

Tedbirler Yetersiz

Küresel iklim değişikliği ve kuraklık karşısında birçok ülke eylem planı çıkarırken, Türkiye’de de bu tür girişimler olsa da uzmanlar bunun yeterli olmadığı görüşünde. Son dönemde bazı şehirlerin, bütünlüklü iklim eylem planları ve uyum stratejileri geliştirmeye çalışsa da bu stratejilerin yetersiz olduğu görüşü hakim. 
İklim Haber ve KONDA Araştırma, Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve her geçen yıl şiddetini daha da artıran iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için yaptığı ankette, Türkiye’de her iki kişiden biri iklim kriziyle mücadelede asıl sorumluluğun Cumhurbaşkanı’nda olduğunu düşünüyor. Ankete katılanların yüzde 75’i yerel yönetimlerin iklim değişikliği için yeterli çabayı göstermediği görüşünde.

Binlerce Yıllık Bir Gelenek Devrede

Yaşanan iklim değişikliği ve kuraklık kırsal kesimlerde yaşayan ve geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan vatandaşları daha çok tedirgin ediyor. Tarımda verimin düşmesi, içme suyu, hayvanların su ihtiyacı gibi konular yaşanan sorunların başında geliyor. Her yıl kendini daha çok hissettiren iklim değişikliği ve kuraklık, vatandaşları unutulmaya yüz tutmuş eski gelenekleri uygulamaya götürüyor.

Kuraklığa Karşı ‘Buka Baranê’ Ritüeli

Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’nde unutulmaya yüz tutmuş bir gelenek olan ‘Buka baranê’ ritüeli, son birkaç yıldır tekrar görüldü. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan aileler, ‘Buka baranê’yi yaptı. Genellikle bahar aylarında yapılan bu ritüeli genellikle kadınlar yapıyor. Bu aylarda bir araya gelen kadınlar, önce ziyafet veriyor, ardından kuraklığa karşı yağmurun yağması ve yılın bereketli geçmesi için ‘Buka baranê’ ritüelini gerçekleştiriyor. Korkuluğa geçirilen kırmızı gelinlik ile yapılan ‘Buka baranê’ uzun yıllar sonra Türkiye’nin tahıl deposu Bismil’de tekrar görülmeye başlandı.

Buka Baranê Nedir?

Mezopotamya’da yağmur çağırma ritüellerinden biri olan Türkçe “Yağmur gelini” anlamına gelen Kürtçe adıyla ‘Buka baranê’, geçmişi binlerce yıl öncesine dayanıyor. Orta Asya’dan Anadolu’ya, Mezopotamya’dan Trakya’ya kadar çeşitli şekillerde yapılan yağmur çağırma ritüelleri aynı amaçla yapılıyor. Toroslar’da yapılan yağmur çağırma ritüeli ‘Çomçalı Gelin’ olarak anılıyor. Mezopotamya’da ise buna ‘Buka Barane’ adı veriliyor. Özellikle Mart ve Nisan aylarında yılın bereketli geçmesi için yapılan bu ritüeller günümüzde unutulmaya yüz tuttu.

Kaynak: Güneydoğu Ekspres – Sertaç. KAYA

Exit mobile version