Siirt’in son arkeolojik araştırmalara göre binlerce yıllık bir yerleşim bölgesi olduğu kanıtlanmıştır. Bu binlerce yıl içerisinde Siirt’te nice devlet ve medeniyet hüküm sürmüştür. Bunlar sırasıyla; Asurlular, Medler, Persler, Karduklar, Makedonyalılar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular, Artuklular, Zengiler, Eyyübiler, Moğollar, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti şeklinde sıralanabilir. Ayrıca bu devlet ve topluluklara çeşitli vetirelerde ortaya çıkmış daha bir yığın isim de saymak mümkündür. Öte yandan Siirt adına bu zengin birikimi ve tarihi ortaya koyabilecek yeterli kaynaktan ve çalışmadan maalesef pek bahsedilememektedir.
Bu çerçevede Ne Haber Ajansı olarak Siirt tarihini ve birikimini elden geldiğince ortaya koyabilecek “EVVEL ZAMAN İÇİNDE SİİRT” adlı çok yönlü bir çalışmayı acizane hayata geçirmiş bulunmaktayız. Umarız ki bu çalışmayla Siirt’in birikimi ve tarihi bir nebze de olsa hak ettiği değere ulaşır.
“Düşmanlık gözüyle bakarsan hüner ne büyük kusur olur.
Sadi güldür ama düşmanların gözünde diken olur.”
(Sadi-i Şirazi)
SİİRT TARİHİ BAŞLIYOR
“Bu şehre Dar-ı Said derler. Zira Kayser kefereleri asrında bu diyarda ceng-i azimler olup nice gaziler said ve şehid olmuşlardır.”[1]
Bu kelimeler ve tabirler bizim değil, büyük Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi’nin Siirt üzerine yazdıklarını ifade ediyor. 17. yüzyılın büyük Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi, 10 ciltlik seyahatnamesinin 5. cildinde Siirt’in anlatırken buraya Dar-ı Said diyor, yani “Bahtiyar-Said Şehir”… Bu isimlendirmenin nedenini de Bizans döneminde bu diyarda büyük savaşlar sonrasında said ve şehit olan Müslüman savaşçılara bağlıyor. Evliya Çelebi’ye göre Siirt, “cennet bağları içinde Rıdvan bağı gibi bir İrem şehri”ni andırıyor.[2]

Siirt’in en tarihi ve en merkezi mahallesi Nazif (Sakarya)’tir.[3]Eski dönemlerde Müslüman şehirlerin hemen hemen hepsinin merkezinde büyük bir cami yer alırdı. Bu camilerin genel olarak adı Cuma Camii ya da Ulu Camii’dir.[4]Her ne kadar Siirt tarihi bağlamda birçok din ve mezhebe ev sahipliği yapmış olsa da uzun yıllar Müslümanlar, Siirt’in çoğunluğu oluşturmuşlardır.[5] Laiklik ve sekülerliğin gelişmediği eski dönemlerde ihtiyari veya icbari bir şekilde Müslüman erkek ahalinin 5 vakit toplandıkları ve özellikle de Cuma namazını kıldıkları yerler, işte bu camiler olmuştur.
Bu çerçevede Siirt Ulu Camii ve etrafı eski yıllarda sırf bir ibadet yeri olmamış, ibadetle birlikte kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik faaliyetlerin en yoğun yaşandığı bir merkez olarakda konumlanmıştır. Örneğin; Siirt’i ilgilendiren birçok meselenin halli, çeşitli kültürel faaliyetler, siyasi seçimler hep burada cereyan etmiştir.[6] Yani Siirt Ulu Camii ve etrafında gelişen hayat, Siirt kent kültürünün ta kendisiydi de, denebilir.
ULU CAMİ KİTABESİ

Ulu Cami’ye girerken bizi bu kitabe karşılamaktadır ancak bu kitabe eski bir kitabe değil yakın dönemde hazırlanmış yanlış bir kitabedir.
Yine de bu kitabe üzerine bilgi verilecek olursa; bu kitabe iki kısımdan oluşmakta ve aşağıda net olarak okuyabildiğimiz tarafta Latin harfleriyle bu caminin Selçuklulardan Şeyh İshak diye bir adamın eseri olduğu kaydı vardır. Üstteki Arapça ilk satırda ise “Hezetecdid tarihbina’el cami ve minara ve ikinci satırında; Cisrun limen sae – ceddedehu el mütevelli el halifetu” yazmaktadır. Yani bu caminin yenilenmesi üzerine isim vermeden bazı bilgiler kaydedilmiştir.
Lafı uzatmadan şu söylenebilir ki; bu cami Şeyh İshak eseri değildir, buradaki 1129 tarihi ise caminin yapımını değil tecdidini yani yenilenmesini göstermektedir. Zira “Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi” adlı kitabın yazarı Tarihçi Bekir Sami Seçkin’in de kitabında anlattığı gibi Siirt, Hz. Ömer döneminde yani 600’lü yıllarda fethedilmiştir. 600’lü yıllardan 1129 tarihine kadar Siirt’in bir ulu-büyük camisi olmadığını söylemek hiç de akıl karı değildir.[7] Yani muhtemelen Halife Hz. Ömer ordularının Siirt’i fethetmesinden bir müddet sonra buradaki mabet, ya kılıç hakkı olarak Ulu Camiye çevrilmiştir ya da sıfırdan burada bir Ulu Cami inşa edilmiştir. Tıpkı Diyarbakır Ulu Camii ya da İstanbul Ayasofya Camii gibi…
Bugünkü Ulu Cami tarih içerisinde en az onlarca kez büyük tamiratlar ve yenilemeler geçirmiştir. Sadece Cumhuriyet tarihinde dahi defalarca onarımlar görmüştür.[8]

ULU CAMİ’NİN ÖZELLİKLERİ
Siirt’in kalbi olan bu caminin tarihi olarak birden fazla ismi olmuştur. Osmanlı yazılı kaynaklarında bu caminin adı Cami’ül Kebir’dir.[9]Halk arasında ise bu isme benzer şekilde camiye, Cemeh’il İkbir denmiştir. Cumhuriyet’in başlarında ise buranın adı Ulu Cami adıyla birlikte Saatli Cami olarak isimlendirilmiştir.[10] Bizi izleyenler muhtemelen bu son isme, yani Saatli Cami ismine pek aşina değillerdir. Basit şekilde düşünülürse herhangi bir caminin saatli ismini alabilmesi için bir saate ihtiyacı vardır. Siirt Ulu Cami’nin de saati, hemen caminin önünde bulunan minarenin yanındaki saatten ve saat kulesinden ileri gelmektedir.
1905 yılında yani 2. Abdülhamit döneminde inşa edilen cami önündeki Siirt Saat Kulesi[11], 1959 yılının başında yıktırılmıştır.[12]
Yerden 10-15 metre yükseklikteki kulenin tepesinde var olan büyük çalar saat ise eski Siirt Milletvekili Salih Atalay tarafından satın alınmış ve oraya kondurulmuştur.[13] Çaldığında sesi kilometrelerce uzağa gidebilen o saat, buradaki kule 1959 yılında yıktırılınca uzun bir süre bir depoya kaldırılmıştır. Bugün Siirt Kent Meydanı olarak isimlendirilen eski Eski Valiliğin önüne Cumhuriyet’in 50. yılı için yani 1973 yılı için bir saat kulesinin inşa edilmesi kararı alınmıştır ancak yıllar yılı bu kule de bekletilmiştir.[14]

Bu camiye tekrar gelecek olursak az önce dediğimiz gibi, İslam beldelerinde inşa edilen şehrin en büyük camilerine Camiu’l Kebir, Türkçe şekliyle Ulu Camii denmiştir. Nitekim Siirt Cami-i Kebir’i yani Ulu Cami’si de yakın zamana dek Siirt’in en büyük camisi olmuştur. Peki bu cami ne zamandan beri burada bulunmaktadır? Ne yazık ki bu mabedin ne zaman yapıldığına dair elimizde tam tarih veren bir kaynak yoktur. Ancak Irak Selçuklu Sultanı Mahmud tarafından 1129 tarihinde bir onarım gördürüldüğü ve 1260 yılında da Siirt’e hâkim olan Selçuklu atabeylerinden Mücahid İshak tarafından tekrar tamir ettirildiği üzerine elimizde kaynaklar mevcuttur.[15]
ULU CAMİ’NİN ESKİ MİNARESİ
Eski minarenin başındaki alemde Arapça şöyle yazmaktadır; “Amelehu El HacciSaffar El Fiskini” yani; “Bunu yapan Fiskinli Bakırcı Hacı İsmail’dir” diye yazmaktadır. Fiskin Siirt şehrinin kuzeybatısında kalan bir köydür. Ayrıca bu eski minare aleminin altında Farsça “Hemçu pervane-yi Şemi por kar est / Mara ke eger piş revem bal u perem mi suzed” yazmaktadır. Yani;“Mum’un kelebeği gibi çok şanslıyım-karlıyım ancak daha ileriye gidersem kanat ve tüyleri yanacak” manasında edebi mısralar vardır.[16] Burada doğu dünyasında uzun yıllardır var olan mum ve kelebek aşkı alegorisi üzerinden dini bir mesaj verilmeye çalışılmıştır.

ULU CAMİ’NİN MİNBERİ
Caminin içerisine girecek olursak camide birden fazla mihrap bulunmaktadır. Başta yer alan 4 ana mihrabın Sünni mezhebin 4 ameli mezhebine tekabül ettiğine yönelik sözlü iddialar vardır. Yani, Şafilere, Hanifilere, Hanbelilere ve Malilikilere yönelik bir atıf…
Her ne kadar bugün ulus-devlet sisteminde pek anlaşılamıyor olsa da eski dönemlerde din ve mezhep görüşleri ve hassasiyetleri had safhadaydı. Örneğin; İslam coğrafyalarında Sünniler ve Şiiler genel olarakaynı camilerde namaz kılmazlardı. Sünniliğin 4 ameli mezhebi ise aynı camide bulunmalarına rağmen kendi mezhep imamları ve mihrapları arkasında namazlarını eda ederlerdi. Nitekim Siirt için Evliya Çelebide seyahatnamesinde, “mezahib-i erbaamüftileri vardır”, yani; “Dört mezhep mezhep müftüleri vardır” demiştir.[17]
Halihazırda Ulu Cami’de bulunan minber, Ulu Cami’nin asıl ve tarihi minberi değildir. Siirt Ulu Camii’nin asıl ve tarihi minberi Ankara’dadır. 1932 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın talebi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün oluruyla[18]1215 tarihli Siirt Ulu Camii Minberi Ankara’ya taşınmıştır.[19] Bugün Ankara Etnografya Müzesi’nin minber ve mihrap salonunda sergilenen bu minber, bulunduğu müzenin en eski eserlerinden biridir.1979 yılında Siirt Ulu Camii’ni Güzelleştirme ve Koruma Derneği adıyla bir dernek kurulmuştur. Bu dernek; “her eser kendi yerinde değer kazanır” şiarıyla yıllar önce elden giden Tarihi Ulu Cami Minberi’nin ve Ulu Cami’ye ait çalar saatin geri getirilmesi için resmi müracaatlarda bulunmuş fakat bu talep akamete uğramıştır.[20]Ayrıca Siirt Ulu Camii minberinin bulunduğu salonun hemen yanında Siirt ilgilendiren bir başka salon daha vardır.

SİİRT MİLLETVEKİLİ RESSAM ŞEVKET DAĞ
Siirt Ulu Camii Minberi’nin bulunduğu salonun yanındaki salonda ve Etnografya müzesinin yanındaki Resim ve Heykel Müzesi’nde 6. ve 7. dönem Siirt Milletvekili Ressam Şevket Dağ’ın tabloları sergilenmektedir. Ressam Şevket Dağ, 1940 yılında Siirt Milletvekili Halil Hulki Aydın’ın vefatı sonrası CHP tarafından Siirt milletvekili olarak seçilmiştir.[21]Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin kurucularından olan Şevket Dağ’ın camileri ve özellikle Ayasofya Camii’ni bolca resmetmesinden dolayı adı Ayasofya Ressamı olarak anılmıştır.[22]Defaatle Siirt’e gelen Şevket Dağ, Siirt Ulu Camii ya da genel anlamda Siirt üzerine muhtemeldir ki resimler çizmiştir ancak muhtemel bu eserler üzerine bizim elimizde maalesef hiçbir kaynak bulunmaktadır. Ressam Şevket Dağ, 1944 yılında evine gitmek üzere bindiği Boğaziçi Vapuru’nda kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.[23] Bu vefattan sonra boşalan Siirt milletvekilliği için Gazeteci Cumhur Kılıççıoğlu’nun amcası Siirt’in ilk yerel gazetesinin de kurucularından Mehmet Emin Kılıççıoğlu aday olmuş ve CHP tarafından yeni Siirt milletvekili olarak tanınmıştır.[24]

NAZİF (SAKARYA) MAHALLESİ
Ulu Cami’nin bulunduğu bu mahalleye gelecek olursak, bu mahallenin tarihi adı Nazif’tir. Nazif kelimesi Arapça bir tabir olup sözlükte “temiz, pak” gibi manalara karşılık gelmektedir.[25] Cumhuriyet’in başlarına dek Nazif adıyla bilinen Siirt’in bu en merkezi mahallesinin adı, Türk Kurtuluş Savaşı’ndaki 1921 Sakarya Meydan Muharebesi’ne atıfla bilahare Sakarya olarak değiştirilmiştir.[26]Her ne kadar bugünkü adres düzenlemesinde Ulu Camii, Karakol mahallesinin içerisine dahil edilmiş olsa da tarihi olarak hep Nazif mahallesi yani Sakarya mahallesi sınırları içerisinde kayıtlara yansımıştır.
Peki eski dönemlerde Siirt sadece bu mahalleden mi ibaretti? Hayır! Siirt merkezini oluşturan bu mahallenin yukarısında İnönü yani eski adıyla Ayn Salip mahallesi, Ulus yani eski adıyla Ras mahallesi, aşağısında Batı yani eski adıyla Sok mahallesi, Ülkü yani eski adıyla Şeyh Halef mahallesi, doğusunda Dumlupınar yani eski adıyla Sor mahallesi, Çal ve Conkbayır yani eski adlarıyla Suveyka mahallesi, batısında ise Algül yani eski adıyla Babuldarb mahallesi, Doğan yeni eski adıyla Holaniye mahallesi gibi mahalleler yer almaktadır.[27]

NAZİF (SAKARYA) MAHALLESİ’NİN AİLELERİ
Nazif (Sakarya) Mahallesi’nin Bazı Yerli Aileleri: Akan, Aşırmacı, Atak, Aydın, Aykut, Bakır, Böke, Çeliktuğ, Erkoyuncu, Ertekin, Güven, Güvin, Helvacıoğlu, İlhan, Işık, Kamber, Koyuncu, Özbilici, Sönmez, Sürücü, Uyan[28]

NAZİF (SAKARYA) MAHALLESİ’NİN TANINMIŞ SİMALARI
Rıfat Bakır: 1900’lü yılların başlarında doğan Rıfat Bakır[29], Siirt’te Bandocu Rıfat ya da Ammo Rıfat olarak tanınmıştır. Çünkü Siirt’te ilk bandoyu kurması ve de ayrıca Siirt’te sinema, tiyatro, fotoğraf, dernek gibi birçok yeniliğin de öncüsü olması bu lakaplarını pekiştirmiştir.[30]Bu tür faaliyetleri sebebiyle 2001 yılında kendisine Siirt Halk Kahramanı unvanı verilmiştir.[31]
Yılmaz Helvacıoğlu: Bu mahallede doğup büyüyen bir diğer tanınmış kişi ise Siirt eski milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu’dur. 1947 yılında Nazif mahallesinde doğan Yılmaz Helvacıoğlu, İstanbul’da mimarlık tahsili görmüş[32]ve bu tahsilinin akabinde Siirt Belediyesi’nde ve Siirt YSE’sinde önemli görevlerde bulunmuştur.[33] 2007 yılında da Siirt milletvekili seçilen Yılmaz Helvacıoğlu, bir dönem boyunca Siirt’i mecliste temsil etmiştir.[34]

NAZİF (SAKARYA)MAHALLESİ’NİN DİĞER TARİHİ YAPILARI
1-) Şeyh Muhammed El Münkedir Türbesi ve Camisi

Muhammed bin Münkedir, Tabiîn devrinde yaşamış, Medine’de yetişen hadis alimlerinden ve evliyanın büyüklerinden biridir. Sahabelerden bazıları ile görüşmüş ve onlardan ilim öğrenmiştir.[35]
Muhammed bin Münkedir türbesi ve onun ismi ile anılan cami ise Siirt Merkez Ras (Ulus) Mahallesi ve Nazif (Sakarya) Mahallesi’nin buluştuğu bir noktadadır. Tarihi kayıtlara göre Siirt’in en eski camilerinden biridir. Yapının doğu tarafında bir çeşme yer almaktadır.[36]
2-) Naciye-Mediha Avcı Evi

Yapım tarihi 19-20. yy. olan ev, Nazif(Sakarya) Mahallesi’nde bulunmaktadır. Ev, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 29.03.2007 tarih ve 1011 sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır.[37]Ancak az önce zikredilen kurul ve karar bu yapının büyük oranda yıkılıp tahrip olmasına engel olamamıştır. Evin son hali yukarıdaki gibidir.
SONUÇ
Siirt, Mezopotamya’nın kuzeyindeki küçük bir şehirdir. Mezopotamya adı Latince bir isim olup Türkçe iki nehir arası demektir. Yani tam olarak Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan topraklar anlamına gelir. Osmanlı ve İslami kaynaklarda ise bu bölgenin adı Latince Mezopotamya adıyla geçmez, Arapça Cezire ismiyle yani Ada manasında geçer. Bu isim bu toprakların Dicle ve Fırat nehirleriyle çevrili bir ada olmasından ileri gelmektedir.
Aslına bakarsanız Siirt Mezopotamya içinde bir Mezopotamya, Cezire içinde bir Cezire’dir. Zira Siirt şehrinin de bir yakasında Botan bir diğer yakasında Kezer nehirleri bulunur. Yani Siirt adasına gelmek isteyenler bu daha küçük nehirlerden geçmek zorundadırlar. Nitekim bu bölge için kullanılan bir diğer ifade de Kürtçe Cizira Botan’dır. Yani Botan adası, Botan ceziresidir.…
Küçük Mezopotamya yani Küçük Cezire olan Siirt’i gezmeye ve anlamaya devam edeceğiz.
[1] Evliya Çelebi, Seyahatname (V. ve V. Cilt): indeksli tıpkı basım, 3. Cilt, (haz.) Seyit Ali Kahraman, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2014, s. 3b.
[2]Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi:5. Kitap 1.cilt, (haz.) Seyit Ali Kahraman ve Yücel Dağlı, Ankara, Yapı Kredi Yayınları, 2012,s. 10-11.
[3] Bekir Sami Seçkin, Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi, İstanbul, İstanbul Siirtliler Derneği, 2005, s.291
[4]Köksal Alver (Ed.), Kent Sosyolojisi, Ankara, Çizgi Kitapevi, 2019, s.64.
[5] Bekir Sami Seçkin, Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi, s. 264.
[6]Siirt Gazetesi, “İlan”, 6 Kasım 1954, s. 2.
[7]Bekir Sami Seçkin, Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi, s. 300-303.
[8] Siirt Gazetesi, “Tarihi Ulu Cami Onarılıyor”, 13 Mart 1958, s. 1. ;Siirt Gazetesi, “Mahalle Muhtarları Ulu Camii konusunda Başbakan, Devlet Bakanı, Kültür Bakanı, Ve Vakıflar Gn. Md. ne Mektup Gönderdiler”, 8 Nisan 1980, s.1
[9]Abdurezzak Çelik, XIX.Yüzyılınİkinci Yarısında Siirt Sancağının İdari ve Sosyo-Ekonomik Durumu, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Siirt Üniversitesi, SBE, 2019), s. 195.
[10]Siirt Gazetesi, “Cami Avlusunda Bulunan Çocuk”, 13 Eylül 1952, s. 2
[11] Ali Saim Ülgen, “Siirt Ulu Camii”, Vakıflar Dergisi, S. V, Ankara, 1962, s. 154.
[12] Siirt Gazetesi, “Saat Kulesi”, 7 Ocak 1959, s. 1.
[13] Ömer Atalay, Siirt Tarihi, İstanbul, Çeltut Matbaası, 1946, s. 41.
[14] Siirt’te Son Söz Gazetesi, “4 Yıl Önce Bitecekti”, 12 Şubat 1977, s. 1.
[15]Bekir Sami Seçkin, Başlangıçtan Günümüze Siirt Tarihi, s. 301.
[16]Ömer Atalay, Siirt Tarihi, s. 40-41.
[17] Evliya Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi:5. Kitap 1.cilt, s. 11.
[18] Ömer Atalay, Siirt Tarihi, s.41.
[19] Gülay ApaKurtişoğlu, Anadolu Selçuklu Dönemi Ahşap Minberleri, Konya, Selçuklu Belediyesi, 2015, s.145.
[20]Siirt Gazetesi, “Faaliyete Giren Ulu Camiini Güzelleştirme ve Koruma Derneği Camiye Ait Minber Çalar Saati Geri İstemeğe Karar Aldı”, 5 Şubat 1979, s. 1.
[21]T.C. Cumhuriyet Arşivi (BCA), “Siirt Milletvekili Hulki Aydın’ın Vefatı Üzerine Yerine Şevket Dağ’ın Seçildiği” Özetli Belge, 31.07.1940
[22] Süleyman Faruk Göncüoğlu, Osmanlı İstanbul’unun İlk Yapıları Hisarlar ve Mahalleleri, İstanbul, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, 2016, s. 305.
[23]Uzun, “Şevket Dağ’ı Kaybettik”, Siirt Gazetesi, 3 Haziran 1944, s. 1.
[24] Siirt Gazetesi, “Siirt’te Mebus Seçimi”, 16 Eylül 1944, s.1.
[25] Kubbealtı Sözlük, Nazif, http://lugatim.com/s/nazif, Erişim Tarihi: 25.04.2022
[26] Semra Yılmaz Çildam,Toponomi (Yer Adları) Açısından Siirt’te Mahalle Adları. Atatürk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 23/4, (2019), s. 1449.
[27]Ayrıntılı Bilgi İçin Bakınız: Hüseyin Bakır, Siirt Şehir Kültürüne Ne Oldu?, Ne Haber Ajansı, https://www.nehaberajansi.com/2021/01/26/siirt-sehir-kulturune-ne-oldu/, Erişim Tarihi: 25.04.2022
[28]PTT, Siirt İli Telefon Rehberi, 1973; 23. Dönem Siirt Milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu ile Yapılan Telefon Görüşmesi; Siirt Gazetesi’nin Muhtelif Tarihli Gazete Küpürleri
[29] Siirt’te Son Söz Gazetesi, “Siirt Fıhır Camii Koruma ve Onarım Derneğin Ana Tüzüğü”, ? Ekim 1977, s. 2.
[30] Akademi Siirt’te Gazetesi, “Siirtin Halk Kahramanı Ünvanlı Rıfat Bakır (Ammo Rıfat) “Kentin Kurtarıcısı Üniversite Olacaktır”, 2-9 Şubat 2004, s. 1.
[31]Hürriyet, “Saksafon Çalan Kahraman”, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/saksofon-calan-kahraman-48081, Erişim Tarihi: 25.04.2022
[32] Yılmaz Helvacıoğlu İle Yapılan Telefon Görüşmesi
[33] Siirt Sesi Gazetesi, Köy Yolları Şefi Mimar Yılmaz Helvacıoğlu Ankara’ya Gitti”, 15 Mayıs 1972, s. 1.
[34] TBMM, Memet Yılmaz Helvacıoğlu,https://www5.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz_sd.bilgi?p_donem=23&p_sicil=6454, Erişim Tarihi: 25.04.2022
[35] Ali Çelik, Siirt Ve Çevresindeki Ziyaret Yerleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi SBE, 2012), s. 20.
[36] Musa Yüksel, Siirt Şehrinin Kültürel Coğrafyası (Maddi Kültür Öğelerine Göre), (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi SBE, 2019), s. 217.
[37] Neriman Kılınç, Siirt Ve Çevresinin Turizm Coğrafyası, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi SBE, 2019), s. 124.
İzlemek için tıklayın: