Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Kuşdalı (Şavura) köyü yakınlarından geçen Zorava Çayı üzerinde 2015’te yapılan HES’ten sonra ikinci HES projesi yapılmak isteniyor.
Siirtli Gazeteci Metin Yoksu’nun yaptığı haberde, “HES Projesi aleyhine açtığı davayı kaybeden köylüler üstelik dava masraflarını da ödeyecek. Ancak köylülerin avukatı davayı Danıştay’a götürecek.” denildi.
Haberin devamı ise, şöyle;
Devlet Su İşleri (DSİ) ile Tigris Enerji Üretim A.Ş. tarafından ortak inşa edilecek proje, 21 Mart 2019 tarihinde “Mergi Regülatörü ve Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisi için Su Kullanım Hakkı Anlaşması” kapsamında imzalandı.
İdareyi yürütme kararlarına rağmen projeyi sürdürmek isteyen firma yetkilileri ikinci kez idare mahkemesine gidilmesinin ardınan köylüler hazırlanan ÇED raporuna itirazda bulunarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dava açtı.
Mart 2019’da açılan dava görülen duruşmaların ardından karara bağlanarak ÇED’in “usüle” uygun yapıldığı kararı verildi. Köylüler ve davanın avukatı karara tepki göstererek Danıştay’a gideceklerini söyledi.
Firma ile yapılan anlaşma sonrası hazırlanan ÇED Raporunun usule uygun yapılmadığı için köylüler, yürütmeyi durdurmak amacıyla 25 Nisan 2019 tarihinde Siirt İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
30 Nisan 2019 tarihinde Siirt İdare Mahkemesi, “Dava konusu işlemin uygulanması halinde yapılması planlanan projenin inşaata başlanabileceği, projenin ekolojik dengeyi etkileyebileceği, bu durumun ise telafisi imkansız veya güç zararlara sebebiyet vereceği hususları dikkate alarak” yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Kararın ardından projenin sürdürülme girişimleri nedeniyle köylüler ÇED raporunun usule uygun yapılmadığı gerekçesiyle ikinci kez mahkemeye başvurdu. Mahkeme, 10 Haziran 2019 tarihinde ikinci kez yürütmeyi durdurma kararı verdi.
İdare Mahkemesi’ndeki son duruşma 23 Eylül 2020’de görüldü. Açıklanan gerekçeli kararda ÇED’in usüle uygun yapıldığına ilişkin ikiye karşı bir oy ile kabul edilirken Mahkeme başkanı ise karşı oy kullandı.
28 Mart 2017 tarihinde ÇED başvurusunun bakanlığa gönderildiği 12 Nisan 2017’de ise Siirt Sonsöz Gazetesi’ne ilanının verildiğini belirten mahkeme kararında 24 Nisan 2017 tarihinde ise ÇED toplantısının yapıldığı ve halkın ise katılmadığı ifade edildi.
5 Mart 2019 tarihinde ise bakanlık tarafından ise ÇED’in onaylandığı belirtildi.
Mahkeme başkanı ise karara karşı oy kullanarak HES’in yapılacağı alanda ÇED raporunda ne gibi önlemler alınacağı, çevreye verilecek etkilerin nasıl azaltılacağının yer verilmediği gerekçeleri ile HES’in kısmi iptali yönünde görüş belirtti.
Canlı Türleri Tehlike Altında
Karara tepki gösteren köylülerden olan ve davanın avukatı Fatma Elçiçek bölgede bir HES’in tahribat yarattığı ikinci HES’in ise bölgedeki tüm canlıları olumsuz yönde etkileyeceğine vurguladı.
Alınan karar ile köylülerin tek yaşam kaynağı olan Zorava Çayı’nın kurutma noktasına getirildiğini ifade eden Elçiçek, şu itirazları dile getirdi:
“Bu HES projesinin de gerçekleşmesi durumunda köylülerin su kaynağı ortadan kalkacaktır. Zarova çayı boyunca köylülerin yerleşim yerleri mevcuttur. Projenin 228’inci sayfasında ‘Zarova Çayı’nda proje bölgesindeki balık popülasyonun yoğunluğu ile faaliyetten sonraki yoğunlukları arasında bir miktar azalma olabilecektir.’ denilmiştir.
Yine projenin 229. sayfasında ‘1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunun gereğince su tutma yapıları üzerinde balık geçitlerinin yapılması zorunludur. Bu nedenle göç eden balıkların ya da diğer sucul organizmaların nehrin alt ve üst kesimleri arasındaki geçişlerinin sağlanması zorunluluktur.
Fiziksel bir engel olarak regülatörler nehrin üst kısımları ve alt kısımları arasında hareket eden türlerin geçişini engellemektedir.
Bölgede yaşayan bazı türleri derenin alt ve üst kotlarına göç etmektedirler’ ifadeleri yer alıyor. Görüldüğü üzere bu proje faaliyete geçtiği takdirde Zarova Çayı’nda yaşayan balık türleri ve diğer canlıların nesli tehlikeye girecektir.”
Danıştaya İtiraz Edilecek
Projenin köylülerin mülkiyet haklarını kısıtladığını belirten Elçiçek, “Bu durum, Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi ile ek protokollerine açıkça aykırıdır” dedi.
Emisyon izni alınmadığına da dikkat çeken Elçiçek, inşaat sırasında kullanılacak dinamitlerden dolayı yerleşim yerlerinin de olumsuz etkileneceğini kaydetti.