Mardin’deki tarihi Deyrulzafaran Manastırı çevresinde yetiştirilen zeytinlerde hasat başladı. Bu yıl rekoltenin geçen yıla oranla 2 kat fazla olması bekleniyor.
Şehir merkezine 4 kilometre uzaklıkta yer alan, Deyrulzafaran Manastırı çevresinde üretimi yapılan zeytinde hasat başladı.
Manastır etrafında 15 yıldan beri profesyonel anlamda yetiştiricilik yapılırken, Harran Üniversitesi ile Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı iş birliği ve Mardin Valiliğinin destekleriyle 5 yıl önce uygulanan “Zeytin Gen Bahçesi Projesi” ile çeşit, verim ve kalitede artış sağlandığı belirtildi.
Tarihi yapının bahçesinde, Güneydoğu’ya özgü özgü başta “halhali”, “mavi”, “zoncuk”, “melkabazi” ve “belloti”nin de aralarında bulunduğu, ülke genelinde üretimi yapılan 30 çeşit zeytinde bu yıl 50 ton verim bekleniyor.
Zeytin Bahçelerin Bilimsel Danışmanı Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Kızıltepe Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi İshak Bayyiğit, manastır bahçesinde yaklaşık 6 bin zeytin ağacının bulunduğunu söyledi.
Bunların 3’te birinden verim aldıklarını aktaran Bayyiğit, şunları söyledi:
” Zeytin bu yıl çok daha bol ve bereketli görünüyor. Verim ve kalite artışında ciddi bir yükselme kaydedildiğini gördük. Geçen yıl bu bahçeden 22 ton verim elde ederken bu yıl 50 tonun üzerinde bir verim bekleniyor. Verimin yanında kalite açısından da çok nitelikli bir ürün oldu. Manastır bahçelerinde 30’a yakın zeytin çeşidi var. Bunun 22’sini bölgemizin genetik kaynakları oluşturuyor. Bölgenin kendine has yerel zeytin çeşitleri burada koruma altına alınmış durumda. Üniversite olarak bizlerde bu yerel zeytin çeşitlerini koruyup, geliştirip potansiyelini artırma yönünde önemli çalışmalar yapıyoruz. Buradaki verim ve kalite artışı en önemli etkeni ekolojinin yanı sıra yapılan zirai uygulamalarla ilişkilidir. Gübreleme, sulama yönetimi, zararlı hastalıklarla mücadele uygulamaları verim ve kalite artışı sağlayan etkenlerdir. Bölgemiz çok kurak bir bölge haliyle su ihtiyacı çok yüksek. Burada sulu koşullarda verim ve kalitenin çok iyi bir noktaya geldiğini görüyoruz.”
Hasat edilen zeytinlerin bir kısmının sofralık olarak değerlendirildiğini bir kısmının ise soğuk sıkımla zeytinyağına dönüştürüldüğünü belirten Bayyiğit, zeytin ile soğuk sıkımla elde edilen zeytinyağının, manastırın adını taşıyan “Dzafaran” markasıyla satışa sunulurken, bir kısmı ise dini ritüellerde kullanılmak üzere çevredeki kilise ve manastırlara gönderildiğini aktardı.
Önümüzdeki yıllarda özellikle bölgenin yerel zeytin çeşitlerine daha fazla ağırlık vererek verim ve kaliteyi artırmayı hedeflediklerini dikkat çeken Bayyiğit, “Önümüzdeki yıl bu bahçe alanın 100 dönüm daha artırılması hedefleniyor. Önümüzdeki yıllarda çok daha nitelikli verim ve kalite artışını göreceğiz.” Dedi.
Özellikle son yıllardaki iklim koşullarında zeytin üretiminin zorlaştığını, buna karşı yerel çeşitlere ağırlık verilmesi gerektiğini kaydeden Bayyiğit, ” Kurakla mücadelede en önemli unsurlardan birisi de yerel çeşitlere ağırlık vermektir. Dolayısıyla her bölge kendi yerel çeşitlerine ağırlık versin. Zeytinler önemsensin çünkü zeytin sosyo kültürel ve ekonomik açıdan büyük izler taşıyan bir gıda.” İfadelerini kullandı.
Doğru yöntemle verim 2 katına çıkarılabilir
MAÜ Kızıltepe Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç.Dr Abdullah Eren, geçen yıl yaptıkları incelmelerde üretimde bazı hataların yapıldığını tespit ettiklerini buna karşı üniversite olarak bir çalışma yürüttüklerini söyledi.
İlk olarak toprak analizi yaptıklarını daha sonra iklimsel değişimlere bağlı olarak sulama ve ihtiyaç duyulan besin elementlerini uygun zamanlarda verilmesiyle verimi 2 katına çıkarabildiklerini ifade eden Eren, şöyle konuştu:
“Biz ağacımızı toprağımızı bilirsek ona göre yaklaşık gösterdiğimiz takdirde istediğimiz verim ve kaliteyi alabiliyoruz. Üreticilerimiz genelde diğer bölgelerde gördükleri çeşidi buraya getirip verim almaya çalışıyorlar. En büyük hata burada başlıyor. Mümkün olduğunca yerel çeşitler veya bölge iklimini toprağına adapte olabilecek çeşitleri seçmeleri gerekmektedir. Bu noktada üniversite olarak bütün üreticilerimize kapımız açık. Gereken çeşidi birlikte seçelim.”
Zeytin ve zeytinyağının dünyada ciddi anlamda üretiminin düştüğünü vurgulayan Eren, “Geçen ay İspanya’daydım. Kuraklık orayı çok fazla etkilemiş zeytinleri. Biz bu sıkıntıları ön görerek erkenden harekete başladık. Zamanında gerekli yöntemleri uygulayarak elde ettiğimiz ürünler gözle görülebilmekte.” Değerlendirmesinde bulundu.