Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde bulunan ve tarihi M.Ö 400 yıllarına kadar dayanan bu şişelerde aşkın tarihi saklı.
Tarihi, M.Ö 400 yılına kadar dayandığı belirtilen, kadınların hayatını kaybeden eşleri için akıttıkları gözyaşlarını sakladıkları şişeler, hem tarihe hem de aşkın geçmişine ışık tutuyor.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Her birinin ayrı bir hikayesinin olduğu bu eserler, tarihe ışık tutuyor. Bunlardan biri de gözyaşı şişeleri. Farklı dönemlerde kadınların sevgilerini ve aşklarını anlatmada kullandıkları gözyaşı şişelerine akıtılan gözyaşları, aşkın geçmişte nasıl yaşandığına dair ipuçları da veriyor.
Ne Kadar Gözyaşı O Kadar Sevgi
Gözyaşı şişeleriyle ilgili bilgi Diyarbakır Arkeoloji Müzesi Müdürü Müjdat Gizligöl, “Antik Roma dönemine ait mezarlarda yas tutanların gözyaşlarını biriktirdiği küçük şişeler bulunmuştur ve bu nesneler, ‘lac(h)rymatory’ olarak adlandırılmıştır. O dönemde yas tutan kişiler, küçük cam şişelere kendi gözyaşlarını doldurarak kaybettikleri kişilerin mezarlarına bunları yerleştiriyorlardı. Böylelikle ölen kişiye duydukları saygı ve sevgiyi somutlaştırmış oluyorlardı. Ne kadar çok gözyaşı dökülürse ölen kişi o denli önemli ve değerli olarak algılanırdı” diye konuştu.
Sonsuz Bağlılığın İfadesi
Cenazeler sırasında erkekler ve kadınlar, ölenler için şişelere gözyaşı dökerlerdi ve tıpayla kapatırlardı. Böylelikle, gözyaşları şişeden buharlaştığında yas dönemi sona erecekti ancak şişe, sonsuz bağlılığın somut bir ifadesi olarak kalacaktı. Diyarbakır müzesinde bulunan cam şişleri ziyaretçilere açık.
Kaynak: Güneydoğu Ekspres – Fatma TEMEL