Toplumumuzda “dayak cennetten çıkma” düşüncesi hala etkisini sürdürmektedir. Bu düşüncenin uygulanması ne yazık ki çocukların bilişsel, fiziksel, psikolojik ve sosyal olmak üzere bütün yaşamını her alanda etkileyerek, olumsuz deneyimler yaşamalarına sebep olmaktadır. Anne ve baba olarak bizler, çocuklarımıza yönelik şiddet eyleminde bulunduğumuzda, kendimize göre yaptıkları hataların bedelini ödettiğimizi düşünürüz. Oysaki uyguladığımız şiddet ile onlarda yarattığımız korku ve kaygılardan haberimiz yoktur.
Geleneksel toplumlar, çocuk yetiştirmede, şiddet ve ceza yönteminde ısrar ederler. Ancak şiddet ve cezalandırma, sosyal ilişkilerde olduğu gibi çocuklar ile kurduğumuz iletişimde de doğru bir yöntem değildir. Anne ve babaların uyguladığı bu yöntem, bir taraftan çocukların duygularını yok sayarken diğer taraftan ise onların gözünde şiddeti ve cezalandırmayı normalleştirmektedir. Böylece duyguları hiçleştirilen çocuklarda zamanla duygusal körlük meydana gelebilmekte ve ebeveynlerin normalleştirdiği bu yöntem, öfkeli ve şiddete meyilli çocuklara sebep olmaktadır.
Sevgili okuyucular! Dayak, terbiye aracı olmamakla birlikte, şiddet gören çocukta terbiye edildiği için uslanmaz. Çünkü onlarda yarattığımız korku ve kaygılar, çocuğun susmasına, hareket etmemesine ve zamanla sinmesine yol açar. Bunun yanı sıra yukarıda dile getirdiğim gibi ebeveynleri tarafından şiddet, baskı ve cezalarla örselenmiş bir çocuk, gördüğü şiddetin aynısını bir başkasına tekrar edebilir. Böylece olumsuz ve yanlış davranışların aktörü haline gelebilir. Çünkü “şiddet” öğrenilen bir eylemdir. Elbette şu bir gerçektir ki bazı anlarda tahammül sınırımızı aşan durumlar mutlaka olacaktır. Ancak bu demek değildir ki bunun suçlusu olarak küçücük bedenleri görmek ve bedelini de yine onlara ödetmek gerekir. Bu şekilde davranmak, çocuğumuza yaptığımız en büyük haksızlık olur. Öfke anlarında öfkemizi yönetebilmeli, kendimize ve karşımızdakine zaman tanımamız gerekir. Öfkemizi direk göstermek yerine, hoşnut olmadığımız davranışı olumluya çevirebilecek pekiştireçler belirlememiz ve bunu uygun bir dille ifade etmemiz gerekir. Çocuklarımızın anlayabileceği dil ile konuşarak, var olan küçük ya da büyük birçok sorunu ortadan kaldırabiliriz. Çünkü sevgi dili, tüm problemleri ortadan kaldırabilecek güçtedir. Yeter ki çocuklarımızı, öpelim ve sarıp sarmalayalım.
SEVGİLER