1987’de kurulan, Filistinli paramiliter örgüt ve Sünni İslamcı siyasi parti olan ve AB ve Avrupa tarafından terör örgütü olarak kabul edilen Hamas,7 Ekim cumartesi günü İsrail’e karşı, Aksa Tufanı adıyla askeri bir operasyon başlattı.
Bu operasyon sonrasında Filistin ve İsrail arasında yıllardır devam eden gerginlik henüz devam eden ve her iki tarafında ağır kayıplar vermeye devam ettiği bir savaşa dönüştü.
Bu köşede, Filistin meselesi ya da İsrail sorunu şeklinde tanımladığımız konuyu bir yazı dizisi şeklinde ele alacağım. Bu haftaki yazımda Filistin topraklarının ne şekilde Yahudilerin eline geçtiğini ve İsrail devletinin kuruluş sürecini özetleyeceğim, sonraki yazımda ise İsrail kuruluşundan sonra başlayan Arap-İsrail savaşlarına ve barış sürecine değineceğim.
Kıymetli okuyucular, bu sorunun kaynağı, Yahudilerin, Filistin topraklarının kendilerine vaat edildiğine inanırlar. Elbette bunu mukaddes kitapları olan Tevrat’a dayandırıyorlar. Peki bu sorunu daha iyi anlamak için tarihe nerden bakmaya başlamalıyız?
Bu sorunun tarihteki başlangıç noktası olarak, Dünya Siyonizm Teşkilatı kurucusu olan Theoder Herzl’in, dönemin Osmanlı padişahı 2.Abdulhamid ile görüşmesi olarak alabiliriz. Theoder Herzl’in 1901 yılında 2.Abdulhamid ile görüşerek, bugünkü Filistin topraklarından bir kısmını kendilerine verilmesini talep etmiş ve bunun karşılığında, Osmanlı’nın dış borçlarını ödemeyi teklif etmişti. Fakat 2. Abdülhamid Theoder Herzl aracılığıyla Yahudilerin amaçlarını anlamış, bir Yahudi devleti kurmak istediklerini sezmişti. Bunun üzerine 2.Abdulhamid, Yahudilerin Filistin topraklarına girmelerini bile sınırlamış, yalnızca turist olarak 30 gün süreyle sınırlı kılarak kalmalarını kararlaştırmıştı. Bu vesileyle Yahudilerin Filistin topraklarında kalıcı olmalarının önüne geçmişti. Ayrıca bu toprakların satılmasını önlemek için de toprakların statüsünü miri arazi haline getirerek kendisinden izinsiz satılmamasını sağlayarak, Yahudilerin toprak satın almalarının önüne geçmişti.
2.Abdulhamid’in bu kararlı tavrı ve aldığı önlemle, elbette Yahudi lobisinin hoşuna gitmemişti ve içeride 2. Abdülhamid’ten kurtulmak isteyen muhaliflerle işbirliği yaparak,1909 31 Mart vakası bahanesi ile 2.Abdulhamid, Elmalı Hamdi Efendi’ye yazdırılan bir fetva (Talat paşa bu kararı silah zoruyla meclisten geçirmişti)ile tahttan indirilmişti.
2.Abdulhamidin tahttan indirilmesinde Yahudilere karşı aldığı bu önlemlerin ne kadar etkili olduğunu anlamak için, Padişaha görevden alındığı fetvasının tebliğinde, heyetin başında Emmanuel Karrasso adında bir Yahudinin olduğunu söylemek yeterli olacaktır.
2.Abdulhamid’in tahttan indirilmesi sonucunda, yönetimi ele alan İttihat ve Terakki, gerek Turancı politikalar sonucunda, gerekse de Yahudilerle işbirliği sonucunda, Filistin topraklarının Yahudilerin eline geçmesini kolaylaştırmışlardır.
Birinci Dünya savaşı sonrası İngiliz hakimiyetine geçmesiyle, Yahudiler bölgede daha rahat hareket etmişlerdir. Tarih 1947 yılını gösterdiğinde, Yahudilerin bölgedeki varlığı nedeniyle, Filistinlilerle sürekli olarak huzursuzluk çıkması sonucunda, İngiltere süreci Birleşmiş Milletlere taşımıştır. BM genel kurulu,27 Kasım 1947’de Filistin’in Araplar ve Yahudiler arasında bölünmesine karar verdi. Türkiye ve Arap devletlerinin bölünme aleyhinde oy verdiği, İngiltere’nin ise çekimser kaldığı oylama Filistin aleyhinde neticelendi. İsrail bu güvence ile 14 Mayıs 1948’de kurduğunu ilan ettiği devlet ile Ortadoğu huzuruna bir dinamit koymuş oldu.