Mezopotamya Tarihinin Çizgileri Tablolarda

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Diyarbakır’da Ressam Ayşe Karacadağ, Nexşên Dîrokê adlı resmi sergisi açtı. Zerzevan Konağı’da açılan sergi, 30 Eylül’e kadar meraklılarına sunulacak. Karacadağ, Mezopotamya tarihinin mirasını devralarak konuları işlemeye çalıştığını dile getirdi.

Çocukluğundan bu yana resme ilgi duyan Ressam Ayşe Karacadağ’ın, bir gün karakalem çalışmalarını gören resim öğretmeni onu kendisini geliştirmesi için kurslara yönlendiriyor. Oradan üniversiteye resim bölümünü okumaya gidiyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra atanıp öğretmenliğe başlıyor. Öğretmen olmasıyla beraber son 2 yıldır ise profesyonel olarak tablolar yapıyor. Daha önce İstanbul, Ankara ve Şanlıurfa’da sergi açan Karacadağ, sergisini memleketi Diyarbakır’a taşıdı. 

Mezopotamya Tarihinin Çizgileri Tablolarda

DOĞANIN RİTMİYLE UYUMLU ÇİZGİLER

Karacadağ ile açtığı resim sergisini gazetemiz Güneydoğu Ekspres için konuştuk.
Resimlerini doğanın ritmiyle, ezgileriyle, tarihiyle uyum içinde çizdiğini belirten Karacadağ, tarihin, Mezopotamya tarihinden, geçmişten gelen bir sanat tarihi olduğunu belirterek, bu mirası devralarak bu konuları işlemeye çalıştığını söylüyor. Karacadağ, “Özellikle yaşadığımız bu coğrafyada bize ait olan Kürt kültürünü ve dişil bir cevher olan kadının üretkenliğini, emeğini, özellikle mistik canını ben tablolarda işlemek ve kendimle bütünleştirerek anlatmak istedim. Bu bizim tarihimizden gelen bir mirastır açıkçası, duygu yoğunluğu içerisine girerek kendimle bütünleştirerek çizdim” diyor.

UÇSUZ, BUCAKSIZ KÜLTÜRÜ SANATLA AYDINLATIYOR

“Bizim kültürümüz uçsuz bucaksız bir okyanus gibidir ve bilinmeyen arka perdesi vardır. Bunu aydınlatmak için de sanatı kullanıyoruz” diyen Karacadağ, arkasında duran resimde çizdiği Pîrewok hikayesine dikkat çekiyor. Karacadağ, bu hikayenin neredeyse 100 yıldır konuşulmadığını belirterek, oysa bunun bir gerçekleri olduğunu söylüyor. Karacadağ, “Pîrewok, tanrıça Lilith’in mirasıdır. Bu konu üzerine biraz araştırma yaptığımızda bizim toplumumuzda yaşanmış bir gerçekliktir” diyor.

YAŞANMIŞ GERÇEK BİR HİKAYE: PÎREWOK

Pîrewok’un genelde gençlerin bilmediğini söyleyen Karacadağ, çoğu kişinin uydurma olduğunu düşündüğünü belirterek, “Ben son 2-3 yıldır arkadaşlarımla çeşitli köyleri gezdim, farklı illeri gezdim. Yaklaşık 300-400 kişiyle röportaj yaptığımız zaman herkes aynı hikayeyi söylüyordu. Pîrewok, doğa üstü dişil bir varlık. İnsan kılığına girerek insanları merak eden bir tip ya da insanlar onu iğneyle yakalayıp kendisine işçi olarak çalıştırıyor. Bu benim ilgimi çekti. Çünkü tarihte, mitolojide tanrıça Lilith’in söylemleriyle arasında bir bağ kurmaya çalıştığımda isyan ediyor, isyan ettiğinde de yemin içiyor, ‘benim aslım, ırkım insanlığa itaat etmeyecek, itaat ettiğinde bizim kanunlarımız bu konuda serttir, ölümdür’ diyor. Pîrewok iğneyle yakalandıktan sonra iğnesi çıkarıldığında özgürlüğüne kavuşuyor. Sonra kendi kavmi tarafından suda boğularak öldürülüyor. Bu sözler bana ait değil, röportaj yaptığım insanlardan çok duydum. Ben de resim sanatıma bunu yansıtarak anlatmak istedim” diyor. 

Mezopotamya Tarihinin Çizgileri Tablolarda

BİLİNMEYEN HİKAYELER TABLODA

Yine deq (dövme) yapımının bilinmeyen bir kültür olduğunu söyleyen Karacadağ, “Bizim Kürt kadınlarının yüzlerinde olan dövmenin ben astronominin anlatılmış hikayeleriyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Takım yıldızları, biz koma sterka diyoruz, onlarla alakalı. Her bir deq’ın bir anlamı var ve biz bu anlamı tablolarla, resim sanatıyla buluşturmak istedik. Ya da Göbeklitepe’yi yaratan o tanrıça kadın kültürünün bir hikayesi var. Ve biz bu hikayeleri tablolarda özellikle yansıtmak istedik” diyor.

KENDİ VAROLUŞSAL SORUNUNA ANLAM ARAYIŞI

Günümüzde yapay zekalarla resim sanatının itibarsızlaştırılmak istendiğini dile getiren Karacadağ, kendisinin buna karşı boyalarla, renklerle duygularını yansıtmaya çalıştığını söylüyor. Yapay zekanın tıpa tıp aynısını çizmesiyle ilgili ise Karacadağ, orada güzellik ve estetiğinin olmadığını belirtiyor. Karacadağ, “Kendi varoluşsal sorunuma biraz tatmin edecek bir çözüm bulmak için bir anlam arayışına girdim. Herkes kendine göre bir anlam bulur. Kimisi doğada bulur, kimisi insanda bulur. Ben de kendimi mitolojide, geçmişte ve Mezopotamya’da yaşanmış hikayelerde buldum. Bunu özellikle tablolara yansıttığımda insanların çok ilgisini çekti” diyor.

‘SANAT İLERLEYİNCE TOPLUM İÇİN OLUYOR’

Sanatın insanın hiyerarşik yapısına göre şekillenmediğini belirten Karacadağ, kendisine göre aç olan bir insanında resim çizebileceğini söylüyor ve bu durumu kendi hayatında gördüğünü belirterek, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Avrupa’daki Ressam Van Googh, Séraphine Louis sefillik içinde çizebiliyordu ama çığır açtılar resim sanatında. Ve ben resimin ana kökeninin Mezopotamya olduğunu düşünüyorum. Avrupa’da resim sanatı gelişmemişken bizim buralarda resim sanatı vardı.”
Sanatın hem toplum için hem de sanat için olduğunu dile getiren Karacadağ, “Ben başta biraz anlam arıyordum. Biraz daha ilerleyince artık toplumun kültürünü, tarihini, o mistik yapısını fark edince artık toplum için olmaya başladı, ikisi için de geçerli bence” diyor.

Güneydoğu Ekspres / İbrahim İnanç Yıldız – Veli Baltacı

https://youtube.com/watch?v=bqaoQRqpy_k%3Fsi%3D0Xfx4soiX6XQhMdv
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Mezopotamya Tarihinin Çizgileri Tablolarda
Haber bültenimize abone olun ve tüm haberlerden anında haberdar olun.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!