Dünya nüfusunun yaklaşık 3’te 2 sini, dünya ticaretinin yüzde 75’ini ve dünyadaki ekonomik üretimin de yüzde 85’ini temsil eden uluslararası ekonomik işbirliği ve sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen G20 zirvesi bu yıl Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de yapıldı.
18.si düzenlenen G20 zirvesine ilk defa Rusya ve Çin liderleri, birlikte katılmadı. Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in katılmaması, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından, Ukrayna işgalinde işlenen “savaş suçları” nedeniyle hakkında çıkarılan yakalama kararına bağlansa da Çin devlet başkanı Xi Jinping’in de katılmaması, geçen hafta toplanan BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) ülkelerinin ayrı bir para birimine geçmek istemeleri gibi cesur bir adım atmalarının bir izdüşümü gibi değerlendirilebilir.
BRICS ülkeri 2009 yılından beri toplanıyorlar ve G20 gibi, gelişmiş ve gelişmekte olan en güçlü ekonomiye sahip ülkelerin oluşturduğu ve ekonomik bir yapıdan maalesef siyasal bir yapıya bürünen, ABD ve Avrupa güdümlü bir teşkilata alternatif olabilmesi gibi bence çokta reel gerçekliği olmayan bir rüzgar estirmiş bir uluslararası organizasyondur.
BRICS organizasyonu, Ağustos ayında, Güney Afrika’da düzenledikleri 15. toplantısında dolara alternatif olacak ortak bir para birimine geçmeyi tartışınca, ABD eksenli bir dünya düzeninin son bulmasını isteyenler tarafından fazlaca abartıldı.
BRICS, Avrasyacı dünya görüşü için çok heyecan verse de buranın bütün üyeleri henüz G20’nin bünyesinde devam ediyor, dolayısıyla öyle abartıldığı gibi bağımsız ve G20’ye alternatif olacak bir yapıdan söz etmek mümkün değil.
Peki Rusya’nın, dışişleri bakanı Sergey Lavrov düzeyinde katıldığı ve Çin’in ise üst düzey hiçbir yetkili göndermediği G20 zirvesi bizim için ne ifade etti? Bu soruya şu yanıtı verebiliriz, tahıl koridoru konusunda kilit rolümüz iç kamuoyunda abartıldığı kadar olmasa da devam ediyor nitekim Rusya temsilcisi ile ikili görüşen lider Sayın cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Zaten Lavrov’un orda bulunmasının yegane gayesi de tahıl koridoru konusunda Rusya’nın çıkarlarını korumaktı.
Zirvenin bir diğer merak edileni ise Erdoğan – Biden görüşmesiydi, fakat bu konuda da hiçbir sürpriz yaşanmadı. Yalnızca ayaküstü görüşebildiklerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğrenmiş olduk. Cumhurbaşkanı Erdoğan basın açıklamasında kendisine sorulan f-16’lar ile ilgili soruya gayet gergin ve kızgın bir şekilde cevap vermiş ve burada ABD’nin İsveç’in NATO üyeliğini şart koşmalarından yakınmıştı halbuki bu konuda onay güvencesini ABD ye çoktan vermişti kendisi, dolasıyla gergin tavrının sebebinin Biden’ın göreve gelişinden beri Erdoğan’a karşı takındığı soğuk tavrını devam ettirmesi olduğu söylenebilir. Nitekim Joe Biden göreve geldiğinden beri Erdoğan’ı Beyaz Saraya hiç davet etmedi.
Sonuç itibariyle; G20 organizasyonu elinde büyük bir ekonomik güç barındırsa da övündüğü üretimin üçte birinden fazlasını üreten Rusya ve Çin’dir. Bundan dolayı Rusya ve Çin’in olmadığı bir G20’nin pek anlamlı olmadığı gibi, BRICS ülkelerinin G20’ye alternatif olabileceği hayali de Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Avrupa Birliği’ne alternatif olması hayalinden öteye geçmeyecektir.!
