Agit Destan

DRAMA QUEEN: KISACA HİSTRİYONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

DRAMA QUEEN MİSİN?

Merhaba sevgili dostum. Bir ‘’Drama Queen’’ olabilir misin? Peki kimdir bu Drama Queen’ler? En küçük bir olumsuzlukta sızlanan, hayattaki bütün kötülüklerin her zaman kendisini bulduğunu iddia eden, asla memnun olmayan, tiyatral bir edayla, yüksek perdeden acısını herkese duyurmak isteyen insanlara Drama Queen yakıştırması yaparız. Yani Dram Kraliçesi… Bu terimin bugünkü konumuzla ilgisi de şu ki Drama Queen’ler genellikle histriyonik kişilik bozukluğuna sahip kişilerdir. Şimdi Latincede ‘’aktör’’ anlamına gelen “histriyonik” kişilik bozukluğuna (HKB) biraz yakından bakalım:

HİSTRİYONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

HKB’nin sebepleri arasında genetik, nörolojik gibi faktörler sıralansa da bireyin çocukluk çağı travmalarının HKB oluşumuna etkisi elbette tartışılmazdır. Psikanalitik yaklaşım da HKB’nin sebebi olarak daha çok erken çocukluk yaşantılarını ve ödipal kompleksleri (bir sonraki yazımda psikanalizi daha detaylı yazmayı planlıyorum) işaret eder.

Çocukluğunda ebeveynleri tarafından ihmal edilmiş, sevgi ihtiyacı karşılanmamış, aile içi şiddete maruz kalmış kişiler sonraki dönemlerinde HKB geliştirebilirler. Değerli dostum peki sen ailenle, özellikle anne babanla ilgili neler hissediyorsun? Onları düşününce içinde parlayan duygunun adı ne? Öfke mi, acıma mı, sevgi mi, şefkat mi yoksa hüzün mü?  Bu duygu vücudunun neresinde belirginleşiyor? Kursağında mı, göğsünde mi yoksa başka bir yerinde mi? Anne babanın sevgisini hissedebiliyor musun? Bu sorular için lütfen kendine bir iki dakika zaman ayır ve okumaya ara vererek hissetmeye çalış.

HKB’li kişilerin yaşam tarzlarına değinelim ve söz konusu kişilik bozukluğunu işaret eden tavırlarına bakalım.

BELİRTİLERİ

  1. İlgi Odağı Olma Arzusu

HKB’liler ilgi odağı olmak için yapabilecek her şeyi yapmaya hazırdırlar. Bulundukları ortamda veya soysal medyada ilgi odağı olmadıkları an üzülmeye ve kaygılanmaya başlarlar. Çoğu zaman ilgi çekmek için cinselliği kullanmaktan kaçınmazlar. Kıyafetleri, sözleri, hareketleri zaman zaman cinsel bir çağrışım uyandırır. Cinsellik en çabuk ilgi uyandıran konuların başında gelir. HKB’liler çoğu zaman sağlıksız cinsel birliktelikler kurarlar. Bu birlikteliklerin sonuncuda da genellikle hayal kırıklığı yaşar ve durumları daha da kötüye gider.

  • Her An Heyecan

Bu bireyler çok çabuk sıkılırlar ve sürekli yeni heyecanlar ararlar. Bir bakmışsınız hiç alakasız bir şehirde veya bir insanla birliktedirler. Bir bakmışsınız tuhaf bir projeye dahil olmuşlardır. Riskli deneyimlere son derece açıktırlar: Aşırı harcama, madde kullanımı, alkol, çarpık cinsel ilişkiler, tehlikeli araç kullanımı, adrenalin dolu aktiviteler… Elbette bunların hiçbiri gece vakti, yatağında yalnız kalan HKB’liyi nihai bir huzura ulaştıramaz. Yaptığı onca şeye rağmen tatmin olamayan bu bireyler intihara yönelebilirler. Bu intiharda da gizli bir ‘’ben buradayım, lütfen benimle ilgilen’’ mesajı veya hayatlarındaki bazı kişilerden öç alma olabilir.

  • Kararsızlığın En Karası

HKB’li bireyler hayatları konusunda önemli kararlar alırken aşırı bir şekilde kaygılanırlar ve bu durum onları karar alamaz hâle getirir. Karar vermeleri gereken seçenekler üzerinde uzun uzun düşünüp en basit faktörlere bile önemli anlamlar yükleyerek işin içinden çıkamaz olurlar. Bu nedenle çoğu zaman başkalarının telkin ve yönlendirmelerine, manipülasyonlarına son derece açıktırlar. Bu da kendi hayatları hakkında söz sahibi olamadıkları düşüncesi geliştirmelerine ve huzursuz hissetmelerine sebep olur.

Verdikleri kararları inanılmaz bir hızla ve küçük sebeplerle değiştirebilirler. Bu evlilik, boşanma veya iş ile ilgili çok önemli kararlar da olabilir.

  • Müşkülpesent

Drama Queen benzetmesi yaptığımız HKB’li bireyler hayatlarından hiçbir zaman memnun değillerdir. Her seferinde üzülecek, şikâyet edilecek bir konu bulurlar. Sahip olduklarının değerini çoğu zaman bilmezler ve daha iyi hayatlara özenebilirler. Kendilerini hayatın talihsiz bir kurbanı olarak görürler ve bu durumu başkalarına anlatırken de abartılı bir şekilde olayları dramatize ederler. Bir tiyatro oyuncusu gibi hüznü adeta şiirleştirerek yüksek perdeden okurlar. Bu, HKB’lilerin her zaman rol yaptıkları anlamına gelmez. Bu kişiler gerçekten de hayatlarının önemli bir kısmını acı çekerek yaşamaktadırlar. Ve kendilerine acı veren şeyin ne olduğunu da asla çözemezler.

  • Aşk ve HKB

HKB’lilerin duyguları aşırı inişli çıkışlı ve çoğu zaman yüzeyseldir. Bu nedenle romantik ilişkiler konusunda oldukça başarısızdırlar ve karşılarındakine güven veremezler. Sevgiyi hissetme ve sevebilme yetileri zayıftır. Bunun da en temel nedeni çocukluk çağlarında anne babalarından duru ve koşulsuz bir sevgi alamamalarından kaynaklanabilmektedir. Dışarıdan kibirli gibi görünseler de içten içe sevilmeye değer olmadıklarını düşünüp kahrolabilirler. HKB’liler yüzeysel duygularına rağmen evlenebilseler de büyük oranda bu evlilikler boşanmayla sonlanmakta ya da aile içi çatışmalar meydana gelmektedir.

  • Parıl Parıl

      Bahsettiğimiz insanlar genellikle hareketli, canlı ve enerjik görünürler. Dışarıdan izleyenler onların çok sağlıklı ve güçlü bir psikolojiye sahip olduklarını düşünürler. Kendileriyle arkadaşlık kurmak isterler. Bu açıdan HKB’nin Narsisistlerle bir benzerliği olsa da temel fark şudur ki HKB’liler ilgi çekmek adına aptalca görünmeyi de göze alabilirler. Bu coşkulu insanlarla arkadaş olan kişiler zamanla HKB’linin şikâyetlerinden, melankolik tavrından bunalabilir ve onu yalnız bırakabilirler. Bu da HKB’li için bir başka travmatik darbedir.

  • Kaçma İsteği

HKB’li bireylerde sürekli olarak uzaklara gitme isteği ve uzaklarda mutlu olacaklarına dair inançlar vardır. Zira bulundukları yerde eziyet çekmektedirler. Fakat uzaklara gitmekle nelerden kaçmak istemektedirler? Ailelerinden kalan travmalardan mı? Belki de çocukken maruz kaldıkları istismarlardan… Uzaklaşmak zaman zaman bu kişilere iyi gelse de nihai bir iyileşme sağlama konusunda yetersiz bir çabadan ileriye gitmez. Kişinin kaçmaktan ziyade yüzleşmeye ihtiyacı vardır. Elbette uzaklar kendisine iyi hissettiriyorsa bunu seçmelidir ama sadece kaçmak, acının üstünü örtmektir.

SONA DOĞRU

Histriyonik kişilik bozukluğuna sahip kişi bütün debelenmelerine, sızlanmalarına, arayışlarına, fedakârlıklarına, deliliklerine, yaralanmalarına rağmen farkında olmadan aradığı sevgiyi bulamadığında tükenir ve ağır bir depresyon sürecine girer. Bu sürece, doğru müdahalede bulunulmazsa sonu trajik bir şekilde bitebilir, kişi bir anlam bulamadığı bu sevgisiz ve soğuk dünyaya veda etmek üzere intihara yönelebilir.

İçimizde anlam veremediğimiz ve hiçbir zaman tamamlayamadığımız bir boşluk olabilir. O boşluğun ne zaman oluştuğu ve kimlerin açtığını da bilmek kolay değildir. Dışarıdan bakınca rengârenk ve tasasız zannettiğimiz insanlar her gece intihar etmemek için sebepler arıyor olabilir. O kişi sen de olabilirsin. Fakat dünya, hiçbir zaman zahmetsiz bir mutluluk vaat etmemiştir. Mutluluğun izini sürerken öncelikle kendimizde var olan sorunu fark etmemiz şart. Kendine şu soruyu sorar mısın dostum: ‘’Hayatımda neler değişseydi mutlu olurdum?’’ Bu sorunun cevaplarını lütfen listele.

HKB’nin tedavisi psikoterapi ve psikiyatrik ilaçlar ile mümkündür. Hayat tarzımızda yapacağımız köklü değişiklikler ile de küçük ferahlıklar yaşayabiliriz. Bazı HKB hastaları, hastalıkları sebebiyle çok özel ve başarılı işlere de imza atabilmektedir. Bu sanatsal çalışmalar olabileceği gibi akla gelebilecek her alanı kapsayabilir. Yenilik arayışı kişiye yaratıcılık, heyecan ise cesaret verir. Tüm bunlarla birey, inanılmaz işler başarabilir. Ama bu işlerin sonunda yine mutsuz olma ihtimali çok yüksektir.

Histriyonik kişilik bozukluğundan mustarip insanları ben şahsen sahnedeki mutsuz bir palyaçoya benzetirim. Yüzündeki maskeyle palyaçoyu mutlu sanırız. Palyaço tüm gösteri boyunca ilgiyi üzerine çeker ve diğer insanları güldürür, mutlu eder. Ama spot ışıkları sönüp seyirciler salonu terk ettikten sonra palyaço sahneden iner ve ağlayarak evine döner. Fakat ağlamak palyaçonun kaderi olmamalı. Çözümü var: profesyonel ruh sağlığı uzmanlarından destek almak (hastane, özel klinik, psikolojik danışma merkezleri vs.), bibliyoterapi (bu konuda yazılmış kendine iyi gelme kitaplarını okumak), ilaç tedavisi (reçeteyle ve doktor gözetiminde antidepresan, antipsikotik, duygudurum düzenleyici ilaçlar), yaşam tarzına müdahale etmek, psikolojik sağlamlığı güçlendirmek gibi adımlarla palyaço sahneden indikten sonra da bir miktar daha huzurlu olabilecektir.

KÜÇÜK BİR VEDA

Sevgili dostum, değerli okuyucum, yazılarıma ayırdığın her bir saniyen için teşekkür ederim. Umuyorum ki yazılarım sana iyi geliyordur ve sana arklı pencereler açıyordur. Ne Haber Ajansında yazmaya elbette devam edeceğim fakat Eylül ayına kadar yazı işlerime küçük bir ara vermek istiyorum. O zamana kadar önceki yazılarımı okuyabilirsin. Tekrar görüşünceye kadar göğsünün ferahlık ile dolmasını diliyorum. Beni her hafta seninle buluşturan Ne Haber ekibine de içtenlikle teşekkür ederim.  Ayrıca senin için buraya birkaç kitap önerisi bırakacağım. Lütfen kendine iyi davran ve kendini sevmeyi asla ihmal etme.

  1. İyi Hissetmek, David Burns
  2. Hayatı Yeniden Keşfedin, Jeffrey E. Young
  3. Sevme Sanatı, Erich Fromm
  4. İnsanın Anlam Arayışı, Viktor E. Frankl
  5. İnsan Olmak, Engin Geçtan
  6. Ben Değeri Tiryakiliği, A. Kadir Özer

Hoşça bak zatına kim zübde-yi âlemsin sen!

DRAMA QUEEN: KISACA HİSTRİYONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!