Asrın felaketi olan 10 ilimizi kapsayan ve nerede ise Türkiye topraklarının onda birine denk gelen bir coğrafya da yaşadığımız depremin üzerinden bir ay geçti. Evet, bir ay geçti ama ne bir yol haritası var ortada nede bir iş planı.
Önceki yazımda da belirtmiş olduğum üzere Siirt’e kurum ve kuruluşlar yıkılıyor ve maalesef şehrin dışına yapılacaklarına aynı yerlerine daha büyükleri yapılıyor. Bunlardan biri tarım il müdürlüğü, heybetli, şah sahalı bir bina yapılıyor. Deprem bir yana şunu düşünüyorum, önünde ki alana bırakın il müdürlüğüne işlerini halletmek için gelen vatandaşları, kendi personellerinin araçlarına yetecek alan yok. Hatta kurum araçlarına dahi yetmez ayrılan alan. Mevzu tarım il müdürlüğü değil. 3-4 yıllık valilik şuan o konumda, keza yine 3-4 yıllık özel idare binası yine aynı konumda. Ve sayamadığım nerede ise tüm kurumlar aynı konumda. Yeterli ne yeşil alanları ne de otoparkları mevcut. Allah bir daha göstermesin desek te bilim adamlarının ifadelerine göre yeni depremleri yaşamamız an meselesi. Peki, bu depremleri yaşadığımız da bu binalardan insanlar nasıl kurtulacak, nasıl kaçacaklar, nasıl canlarını kurtaracaklar? Nerelere kaçacaklar, nerede toplanacaklar? Maalesef durum içler acısı.
Bahse konu tüm binalar bitmiş. Bu ekonomik güç ile bu binaları yıkmak veya taşımak mümkün değil. Fakat yılan hikâyesine dönen ve ihalesi defalarca kez yapılıp iptal edilen devlet hastanesi temeli için hafriyat işleri yeni başladı. Başladı da birçok basın yayın organında hastane yapılacak yerin zemin etüdünün uygun olmadığı ile ilgili haberler yapılıyor. Bu haberlere karşın hiçbir yetkili ağızdan bir açıklama yok. “Bakın bu zemin etüdü ve uygunluk raporu. biz bir rant peşinde değiliz ve bu rant için ille de bu hastaneyi burada yapma taraftarı değiliz. Tek derdimiz siz Siirt halkısınız” diyebilirler. Böyle bir açıklama ile tüm şaibeler de ortadan kalkmış olur.
***
Liyakat ,liyakat, liyakat… Muharrem İnce Bey’in, meteoroloji genel müdürünün oğlunun düğününü sağanak yağmur nedeni ile iptal edildiğini ifade eden bir paylaşımını okudum. Bu gerçekten büyük bir rezalet. Eğer Türkiye’de hava tahmini ile ilgili tek yetkin kurumun genel müdürü kendi oğlunun düğününde hava durumunu ön göremiyor ise diyecek bir şey bulamıyorum. Bu gün için en büyük problemimizin başında geliyor liyakat. Bu durum Siirt’e de çok farklı değil maalesef. Resmi bir yazıyı bırakın okuyup yazmayı, anlamakta zorluk çekenlerin müdür olduğunu duyuyoruz, görüyoruz. Bu en büyük felaketlerden biridir. Anlaşılan yetkililerin “işi ehline verin” emrini işi itaat edene verin diye anlamışlar.
***
Depremin yaraları devletimizin gücü ve yardım severlerin desteği ile yavaş yavaş sarılmaya devam ediyor. Bu yardımlar devam eder iken okumuş olduğumuz bir haber bizi deprem kadar üzmüştür. Trakya bölgemizden görevlendiren emniyet müdürü rütbesinde görevli deprem bölgesinden gelen yardımları çalıp evine götürdüğü iddia ediliyor. İfadeler bahse konu kişinin açığa alındığı yönünde. Bu mevzu çok acı ve çok büyük. Hemen aydınlatılıp eğer bahse konu durum gerçekten vuku bulmuş ise en ağır cezaya çarptırılıp kamu oyu ile paylaşılması gerekmektedir.
