İzzettin İçin

 “HEY! SESİMİ DUYAN YOK MU?”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Enkaz altında kalan vatandaşların,  kurtarma çalışmalarına katılanlara işitmesi ve yaşadığını belli etmesi için bağırdıkları: “sesimi duyan yok mu?” feryadı belki de yıllarca kulaklarımızda tınlayacak. Bu ses inşallah ileride hepimize ders olarak kalır.

Yığın haline gelen binaların sorumluları kim?

Bunların araştırılması ve gerekenin yapılması bundan sonraki yanlışların engellenmesine vesile olacağı unutulmamalıdır.

Her şey eksiği ile tamamı ile tartışmaları ile olupbitti. Sözün bittiği yerdeyiz.

Şimdi önümüze bakma zamanı. Ancak şu soruları artık kendimize soracak mıyız?

Kahramanmaraş’ı ve onunla birlikte dokuz ilimizi adeta yerle bir eden iki ana deprem ile artçı depremlerin acı sonuçlarını yaşadıktan sonra olabilecek başka depremlere veya farklı felaketlere hazır olacak mıyız?           

Bu kez depremin sonuçlarından ders aldık. Artık binalar ve kullanılan malzemeler yetkili ve ehil kuruluşlarca denetlenecek mi?

Artık hak etmediği halde bir şekilde ek katlar yapılmasına izin verilmeyecek mi?

Vatandaşlar almayı düşündükleri evleri iyice araştırıp mı alacaklar?

Bütün bunlara halen uymamakta ısrar eden ve yine yaparım diyenlere bir yerler dur diyecek mi?

Toplanma alanları yeniden tespit edilip, gerekli ön hazırlıklar, araç-gereçler ve ihtiyaçlar hazır hale getirilecek mi?

Allah korusun, yeniden bir deprem ile karşılaşıldığında daha ilk saatlerde yetkili ve görevliler her şeyi ile hazır olacak mı?

Hiçbir ülke bu kadar alana yayılmış bir felaketin altından kalkamaz. Fakat daha önce alınan tedbirlerle bu sonuçlar azaltılabilir. Japonya en iyi örnektir. 9.3 şiddetinde geçirdiği depremde bir tek kişi hayatını kaybetmemişti.

Bu arada yetkililerle birlikte vatandaşların, sivil toplum kuruluşlarının gösterdikleri gayret ve yardım çalışmaları her türlü takdiri hak ediyor.

Halkın kendiliğinden organize olarak depremzedelere yardıma koşma faaliyetleri ayrıca dikkat çekiyordu.

Ve gelelim Siirt’e…

Öncelikle, “bize bir şey olmaz. Kaç keredir sallanıyoruz. Bir şey olmadı” anlayışından vazgeçmeliyiz. Unutulmamalı bu son depremde merkez üssünden 700 km. uzaktan hissettik. Buna rağmen endişe,  korku ve panik yaşamadık mı?

Hele şu vatandaşların kaçtıkları yerlere bakın; hangisi resmi toplanma yerleri idi. Toplanma yerleri nerede bilen var mı? Toplanma yerleri açık alandır, orada özel konteynerler bulunur. İçlerinde ihtiyaç maddeleri vardır. İlk yardım malzemeleri, sağlık görevlileri olur. Oradakazma, kürek, baret, halat, el feneri, gibi arama-kurtarma çalışmalarına yardımcı olacak malzemelerin yanı sıra battaniye, jeneratör ve ilkyardım çantası da yer alıyor. Bu işlerden öncelikle belediyelerin sorumlu olduğunu hatırlatmak gerekir.

Vatandaşların, çaresizlikten dolayı camilere, spor salonlarına ve düğün salonlarına  (sanki toplanma alanları imiş) yönlendirilmelerini hayret ve üzüntü ile izledik.

Peki ders alacak mıyız? İnşallah diyelim. Çünkü son hadiseler İstanbul depremine rağmen ders almadığımızı gösteriyordu.

Depremde ölen vatandaşlarımıza rahmet, yaralılara acil şifalar ve kalanlara sabır diliyoruz.

 “HEY! SESİMİ DUYAN YOK MU?”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

NE Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!